TIR şoförlüğü dünyanın en çileli mesleklerinden biridir. Omuzunuzda arkadaki tonlarca değerli yükün sorumluluğu, yüreğinizde geride bıraktığınız ailenizin hasreti... Ne yollar biter, ne özlem...
Bu işin ne kadar zor ve tehlikeli olduğunu bana belleten yapımlardan biri de National Geographic'teki Otoyol Cehennemi belgeseli oldu. Norveç fiyortlarının sürekli zikzak yaptırdığı karlı buzlu dağ yollarındaki kurtarma ekiplerinin hikayelerini anlatan belgeselin son bölümündeki kazazedelerden biri de Türk şofördü. Kabak lastikleri yüzünden yoldan çıkan kamyonu uzun bir uğraş sonunda servis istasyonuna çekildi. Burada yola devam edebilmesi için tüm lastikleri değiştirildi. Ama şoförün şirketi 10 bin Euro'luk faturayı ödemekte nazlanıyordu. Bizimki tam 20 gün boyunca kamyonunda yatıp, haber bekledi. Sonunda isyan etti: "Bu lastiklerle yola çıkılır mı? Buna zincir taksan da fark etmez ki. Bizi hep böyle yola çıkarıyorlar. Patronun umurunda değil. Çileyi biz şoförler çekiyoruz." Sonunda canına tak eden şoför, aracını orada bırakarak Türkiye'ye dönmeyi seçti. Servisin sahibi yine de Türk şoför gittiği için sevinçliydi: "Paramı alamadım ama buradan gittiği için mutluyum. Öyle pis kokuyordu ki..."
Gurbet elde perişan olduğuna mı yanarsın, elin adamı tarafından aşağılandığına mı?.. Dedim ya, TIR şoförlüğü çilelidir. Hem de çok...
NİHAT HOCA'YA AŞIK KEDİ
Bu pazar Prof. Nihat Hatipoğlu'nun Atv'deki Kur'an ve Sünnet programının yıldızı bir sokak kedisiydi. Çekim devam ederken, stüdyoya girip hocamızı izlemeye başlayan sevimli tekir kedi, bu kez kameraların da takibindeydi. Meğer sadece Hatipoğlu'nun çekim için geldiği günlerde Atv binasını ziyaret ediyor, çekimler boyunca stüdyoda hocamızın odasında bulunuyor, sonra geldiği gibi esrarengiz bir şekilde ortadan kayboluyormuş. Kedi bu kez sadece hocamızı izlemekle yetinmedi. Monitörde onun görüntüsünü dikkatle izledi, zaman zaman patisiyle Hatipoğlu'nun görüntüsüne dokunmaya çalıştı, hatta ekrana öpücükler kondurdu. Hocamız da onun vesilesiyle son günlerin hassas konusu sokak hayvanlarıyla ilgili olarak dinimizle bağlantılı yol gösterici nasihatlerde bulunma fırsatı elde etti.
Hatipoğlu'nun milyonlarca hayranı olduğunu biliyorum. Verdiği konferanslar sırasında salonlara sığmayan binlerce kişinin dışarıda bekleştiğini de. Belli ki bu hayranlık sadece insanlık alemiyle sınırlı değilmiş...
Bu arada hocamızın evde beslediği İnci adında bir kedisi var. Stüdyodaki ikinci kediye de "İkinci İnci" diyorlarmış. Kabul buyururlarsa, benim bir başka isim önerim var: İman...
DEPREMİ HABER VEREN TEKNOLOJİ
Bu sütunlarda akıllı telefonların 'insanın aklını almasından' yakınan çok sayıda yazı yazdım. Ancak teknoloji doğru kullanıldığında insanlığı esenliğe ve refaha da götürebiliyor. Bunun son örneğini geçen hafta Alanya açıklarında yaşanan depremde gördük. Google'ın erken uyarı sistemi sayesinde yöredeki insanlarımız 5,5 şiddetindeki depremi bir dakika öncesinden android cihazlarına gelen uyarıyla öğrenebildiler. (Bu hizmetten yararlanmak için akıllı cihazınızın Google ayarlarından ilgili bölümü açık hale getirmeniz gerekiyor)
Şimdi diyeceklerdir ki, "Depremi sadece bir dakika öncesinden bilsek ne olur, bilmesek ne olur?.." Evet, süre kısa gibi görülebilir. Ama böyle anlarda saniyelerin bile ne kadar değerli olduğunu ben 1999 depreminde bizzat yaşayarak öğrendim. Öyle bir adrenalinle doldum ki, 24 saniyelik deprem henüz devam ederken kendimi caddede buldum. Eğer yüksek bir binada değilseniz, bir dakikalık o süre depremden kurtulmak için yetip de artabilir. Eğer kendinizi dışarı atma imkanınız yoksa, yine hayatta kalmanızı sağlayacak bir tedbir olarak elektrik sigortalarını ve doğalgaz vanasını kapatabilirsiniz.
Diyeceğim o ki, cep telefonları sadece 'like' değil 'live' için de kullanılabiliyor...
Ne demiş?
Alişan'ın eşi Buse Varol için söylediği "Onu kameralar önünde öpüşmediği için seçtim" şeklindeki sözleri, magazin ünlüleri arasında büyük tartışma konusu oldu.
Gaf kürsüsü
YouTube'dan yayınlanan Sansürsüz Futbol kanalının spikeri Elis Buse Araç, Fenerbahçeli futbolcu Mert Hakan Yandaş'ın kısaltması olan MHY'yi "Merkez Hakem Yürütme Kurulu" olarak okumasın mı? (Maalesef böyle bir kurum da bulunmuyor)
Zap'tiye
El ele ve omuz omuza vererek çözemeyeceğimiz tek sorun Koronavirüs. Lütfen el ele tutuşmayın, omuz omuza vermeyin!