İstanbul'da yaşayanlar, kentin halinden hiç de hoşnut değil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden umudunu kesen çok kişi var. Bunlardan biri de köşemizin katkı şampiyonlarından, değerli dostum Kamil Çetin. Bakın kentin öylece duran sorunlarını nasıl özetlemiş:
"2-3 yıla yakın oldu... 'Her şey çok güzel olacak' diye çıkıldı yola... 170 yılı İstanbul'da yaşamış bir ailenin 70 yılını sadece ve sadece İstanbul'un tam merkezinde geçirmiş bir insan olarak ben hâlâ güzel bir şeyler göremedim. Tek tek gidelim:
1- İnanılmaz bir şey ama Rumeli Caddesi'ndeki yol çalışması devam ediyor... Yapılması çok gereksiz ama ille de yapılması gerekli ise neden her şeyin durduğu, trafiğin olmadığı, insanların sokağa çıkmadığı, çıkamadığı bir dönemde yapılmadı? Cevapsız bir soru bu... Şimdi kış günü İstanbul'un kalbi, tam merkezinde her gün 2 milyona yakın insanın kullandığı, trafiğin her dakika kitlendiği Osmanbey Rumeli Caddesi'nin kaldırımları yenilenmeye başlandı. Her gün defalarca geçtiğim, hiçbir problemi olmayan, çok düzenli ve çok güzel harika granit taşlar kaldırılıyor, yerine anlamsız kaldırım taşları, parke taşlar döşeniyor. Araç trafiği tam anlamı ile felç. İnsanlar araçların arasından caddede yürüyor. Daha da önemlisi, yetmeyen caddenin genişletilmesi gerekirken, kaldırımlar genişletiliyor. Sonuçta milyonlarca lira hiç gereği yokken kaldırımlara dökülüyor. Kim yapıyor, kimin cebine giriyor bu paralar?
2 - Taksim Meydanı'na, Kabataş deniz istasyonlarına tek bir çivi bile çakılmadı. Özellikle Kabataş sefil vaziyette. Beşiktaş Meydanı kelimenin tam anlamı ile rezalet durumda. Dolmabahçe-Rumelihisarı tüneli ölü yatırım durumunda. Yokuş kullanılmıyor, yakında o tünel çökebilir.
3 - İBB'nin, Sayın Ekrem İmamoğlu'nun Halk Market, Halk Lokantası gibi projeleri vardı. Ne oldu? Açıldı mı? Nerede? Kaç tane? Üreticiden tüketiciye tanzim satışları ne durumda? Bilen var mı?.."
Işık hızıyla adalet (!)
Köşemize sürekli katkı sunan değerli okurlarımızdan Murat Aydemir, bu hafta Arka Sokaklar'ı 'gıpta' ile izlemiş. İşte nedeni:
"Sayın Aytuğ, sizi zevkle takip eden devamlı okurlarınızdanım. Uzun zamandan bu yana size herhangi bir şey yazmamıştım ancak geçen hafta yayınlanan Arka Sokaklar'daki repliği duyunca 'Yok artık, bu kadar da olmaz, bunu yazmalıyım' dedim. Geçen haftaki bölümde polis olan şahıs bizzat soygunu yapan kişi çıkıyor ve Rıza Baba'nın ekibi bu polisi ortaya çıkarıp, savcılığa sevk ediyorlar. Daha sonra emniyete getirdiklerinde suçlu polis, Rıza Baba ile karşılaşıyor ve 'Müebbet yedim mutlu musun?' diyerek götürülüyor.Yani savcılıktan nöbetçi hakimliğe sevk ediliyor ve anında ilk celsede müebbet hapis cezası veriliyor. Keşke dizideki gibi yargılanma süreci bu kadar hızlı olabilse. Sevgi ve saygılarımla..."
Aman dikkat!
Okurumuz Mehmet Ali Sağlam pek çoğumuzun dikkatinden kaçan bir detayı yakalamış:
"Pek muhterem Yüksel Aytuğ Bey kardeşim, köşenizi düzenli takip etmeye çalışan bir okurunuzum. Dizilerdeki hatalardan birini, hem de benim için hassas bir konudaki hatayı hatırlatmak isterim. Kuruluş Osman dizisinde Şeyh Edebali, Efendimiz'den (SAV) bahsederken Sallallahu Aleyhi 'Vesselam' diyor. Doğrusu, Sallallahu Aleyhi 'Ve Sellem' olmalı idi. İkisi çok farklı anlamlar. Yapımcıları ikaz etmeniz ümidiyle, sağlıklı günler ve daha çok hataları düzeltmeniz dileklerimle..."
Sabit Dalcı adlı okurumuzun ise Kuruluş Osman'cılardan bir ricası var. Elçiye zeval olmaz: "Değerli Yüksel Bey. Atv'de yayınlanan Kuruluş Osman adlı dizideki arka plan müzikleri inanılmaz rahatsız edici. Belki dikkatinizi çekmemiştir ama alıcı kulağıyla bir dinleseniz. İnanın konuşmalar anlaşılmıyor. Sesini açıyoruz, o zaman da adeta ev yıkılıyor. Belki sizi dinlerler. Bir uyarsanız? Saygılarımla..."
Gaf kürsüsü
Okurumuz Yalçın Cem Çağlar'dan kaçmamış: 29 Kasım tarihli Üç Kuruş dizisinde ateş açılması sonucunda polis, mermi kovanı topladı. Fakat ateş açılan silah, toplu veya altıpatlar dediğimiz türde kovan atmayan bir tabanca idi.
Zap'tiye
Suudi Arabistan'da 66 milyon dolar ödüllü Deve Güzellik Yarışması'nda dereceye giren develerin ödülleri 'botoks yapıldığı için' geri alınmış. Yok deve!..
Ne demiş?
"Oyunculuk hiç aklımda yoktu ama meğer bunun için doğmuşum." (Bade İşçil'in Dayı Şov'daki 'tevazu kokan' sözleri)