Aşı tartışması genişleyerek sürüyor. Köşemizin okurları da bu konuya duyarsız değiller. Geçen hafta aşı retçisi öğretmenlere zorunlu tutulan PCR testlerinin parayla yapılmasını savunmuştum. Okurumuz Murat Kantar da destek vermiş:
"Yüksel Bey, aşı olmayan öğretmen ve öğrencilerle ilgili yazınızı okudum. Birincisi, söylediğinize sonuna kadar katılıyorum. Benim vergilerimle sorumsuzlara test yapılmasını istemiyorum. Ama test olmayan giremez derseniz ve testi de paralı yaparsanız bu defa bu umursamazlıktaki insanlar eminim testi de yaptırmaz ve tabiri caizse evden oturdukları yerden para kazanırlar. Devletin tüm kurumlarında test paralarının şahısların maaşlarından kesilmesi ve testi yaptırmayı da reddedip işe gitmeyenlerin de maaşlarından gitmedikleri günün bedelinin kesilmesini tavsiye ediyorum. Birilerinin paranoyasının cezasını bizler çekmek zorunda değiliz. Selamlar saygılar."

Kırtasiyecinin sesi olduk
Köşemize sürekli katkı veren kadim okurlarımızdan Şerife Nalan Yılmaz, geçen hafta "Kırtasiyeciler taş mı yesin?" başlıklı yorumuma omuz vermiş:
"Bir kırtasiyeci olarak bizim sektörümüzün sorunlarını sizin gibi usta bir gazetecinin dile getirmesi beni çok mutlu etti. Çoğu kişi kırtasiyeden daha ucuz olduğunu düşündüğü için kalem, defter vb. ihtiyaçlarını büyük zincir marketlerden karşılıyor. Sizin de belirttiğiniz gibi büyük zincir marketler çok yüklü aldıkları için kırtasiye ürünlerini neredeyse bizim aldığımız fiyata satıyorlar. İnsanlarımız da haklı ama biz kırtasiyecileri üzen, bu marketlerle fiyat olarak karşılaştırılmak. İnanın çoğu ürünümüzü adımız 'pahalıya satıyor'a çıkmasın diye aldığımızın altında bir fiyata satıyoruz. Bu marketler kırtasiye sektörünün beklediği ve sezon diye tabir ettiğimiz bu zamanda haksız rekabete yol açıyorlar. Onlar bu işi 1 ay yapıyorlar, bizler ise 12 ay bu işten geçimimizi sağlıyoruz. Büyük ödemelerimizi yapabilmemiz sezonu iyi geçirmemize bağlı... Zaten 1.5 senedir Covid-19 sebebiyle işlerimiz çok zorlaştı. Tamam, marketler kırtasiyeden de para kazanmak istiyorlar ama haksız rekabet yapmasınlar, bizlerle aynı şartlarda çalışsınlar. Ama bu sorun pandemi nedeniyle okullar kapalı olduğu için kırtasiyelerin çoğunun kapalı olmasıyla, açık olanların işlerinin durgun olmasıyla alakalı değil, yıllardır durum aynı... Sadece kırtasiye ürünü olarak değil, küçük esnafın sattığı çoğu ürünü sattıkları için büyük marketler bu haksız yarışta hep var. İyi çalışmalar..."

Belediye Başkanı da bunu yaparsa...
Bu köşenin okurları, Türkçe'nin doğru kullanımı konusunda son derece hassas. İşte Metin Ünsalan'ın örnek mektubu:
"Sayın Aytuğ, yine vaktinizi alacağım ama dikkatimi çeken bir konuyu sizinle paylaşmak istedim. Türkçemize olan duyarlılığınızı biliyorum. Günaydın ekinde Sayın İlker Gezici'nin aktardığı bir haberde Üsküdar Belediyesi'nde açılan bir sergide konuşma yapan Belediye Başkanı, "Buraya gelen misafirlerimiz sanata maruz (!) kalacaklar" şeklinde bir ifade kullanmış. Oysa 'maruz kalmak' kişinin istemediği veya hoşlanmayacağı bir olguyu ifade eder. İyi niyetle de olsa böyle bir sürç-ü lisanın, bir başkanın kültür düzeyine uygun düşmediğini düşünüyorum. Sonradan bir düzeltme yapmış mıdır haberde geçmiyor. Gaf Kürsüsü'ne malzeme olur sanırım. Paylaşmak istedim. Selam ve saygılarımla."

Gaf kürsüsü
Söylemezsem Olmaz'ın 24 Ağustos 2021 Salı günü yayınlanan bölümünde program sunucularından Deniz Akkaya'nın zorlama hapis cezasına çarptırıldığı ve 23 Ağustos 2021 Pazartesi günkü cezaevine gidiş görüntüleri bir bant halinde ekrana getiriliyordu. Ancak ekranın üzerinde 23.08.2020 yazıyordu...

Zap'tiye
Bültenlerde neredeyse her gün yeni bir kripto para vurgunu haberine rastlıyoruz. Ortalık mağdurdan geçilmiyor. İyi de adı bile 'kripto' olan bir paraya insan güvenip de nasıl yatırım yapar yahu?

Ne demiş?
"Ben elime güveniyorum, kaynanamın da diline güveniyorum." (Gelinim Mutfakta yarışmacısının iddialı sözü)