Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Adalet reformu... Hemen, şimdi...

Kim bilir bunu kaçıncı kez yazıyorum. Adalet mekanizmamız mutlaka bu atıl, dengesiz, belirsiz halinden kurtarılmalı. Adalet reformu hiç vakit kaybetmeden, TBMM'deki tüm partilerin gönüllü katılımı ve desteğiyle hazırlanıp, bir an önce hayata geçirilmeli.
Elmalı olayının detaylarını burada yazmak niyetinde değilim. Ama çocuklarımızı koruyamıyoruz. Koruyamadığımız gibi onlara yönelik tecavüz olaylarının (Dikkat edin, taciz ya da istismar diyerek yumuşatmıyorum) adli takibini de yapamıyoruz.
Çocuklar ağaç çizmeli, çiçek çizmeli... Onların çizdiklerine bakarken tüylerimiz ürpermemeli.
Son yazımda "Aç gözünü adalet heykeli, 'Nasıl olsa görmüyor' diyerek sana tecavüz ediyorlar" diye yazmıştım. Adalet heykelinin gözünün bağını çözmek yetmeyecek belli ki. Ona 'katarakt ameliyatı' da yapmalıyız.

Çocukların hayatı pul olunca...
Şu hayatın bize ettiği oyuna bakar mısınız? Türkiye, Elmalı'da yıllar boyu anne babasının işkence ve tecavüzüne maruz kalan iki çocuğun çizdiği dehşet resimlerine ağlayıp, o ebeveynlerin salıverilmesine isyan ederken, PTT'den 'anma pulları ve zarfları' geldi. PTT AŞ, Çocuk Esirgeme Kurumu'nun 100. Kuruluş Yılı konulu özel gün zarfını dün tedavüle sundu. Aynı gün Koruyucu Aile Kurumu'nu hatırlatmak üzere anma pulları ve zarfları da tedavüle sokuldu.
Zarfların üzerindeki resimlere baktım. Ne kadar da masumdu. Hayatın içinde korunmaya en değer varlığın çocuk olduğunu öyle güzel anlatıyordu ki... Devletin elini uzatamadığı yerde devreye giren Koruyucu Aileler de her türlü takdiri hak ediyordu tabii ki. Ama...
O gün benim zihnime başka resim kazınmıştı ne yazık ki... 5 ve 9 yaşındaki iki kardeşin başlarına geleni anlatmak için çizdikleri o 'temsili' resimler... O resimlerdeki her ayrıntı, insanlığın utanç panosuna asılmış birer ibret vesikasıydı.
Bir yanda hayatını pul ettiğimiz çocukların çizdiği resimleri unutma çabası, öte yanda çocukları korumanın büyük bir erdem olduğunu hatırlatma gayreti...
Yorgunum dostlarım, yorgunum, yorgun...

Güzellik mi, para mı?
Dün bizim köşedeki 'Ne Demiş?' kutucuğunun içindeydi Yonca Evcimik'in sözleri. 57 yaşındaki Evcimik, bikinili fotoğrafı eşliğinde "Zengin ama çirkin doğmak mı, yoksa fakir ama güzel doğmak mı?" sorusuna şöyle cevap vermişti: "Fakir ama güzel doğmak. Çünkü ileride güzelliği, çok paraya çevirebilirsin."
Yanıtı ilk başta mantıklı gibi gelmişti ama biraz düşününce öyle olmadığına hükmettim. Evet, güzelliği paraya dönüştürebilirsin. Ama bunun için az da olsa çaba harcaman, sebat etmen filan gerekir. En azından güzelliği paraya çevirmenin şov dünyasındaki 'borsasını' ya da 'simsarını' bulman lazım gelir.
Zengin ama çirkin doğanlar içinse zahmete hiç gerek yoktur. Çünkü parayı bastırır, tüm kusurlarını cerrahi müdahaleler, bilmem ne diyeti, ozon terapisi, altın tozu maskesi, yok efendim aloa vera kürü ya da çeşit çeşit makyaj numarası vs. ile yok edebilirsin.
Ayrıca... Günümüzün para odaklı hayat anlayışında hiçbir zengin, hiç kimseye 'çirkin' görünmüyor artık... İnanmayan; koca göbekli, koca memeli, kel kodamanların yatlarında fink atan afet-i devranlara baksın!

Gaf kürsüsü
Zambiya'da yayın yapan KBN kanalının sunucusu Kabinda Kalimina, okuduğu haberleri bırakıp bir anda "Uzun süredir bu kanaldan maaş alamıyoruz" diyerek isyana başlayınca canlı yayın apar topar kesildi.

Zap'tiye
İradesine hakim olamayan obezler için mide kelepçesinden sonra çene kilidi de icat edildi. Acaba çenesini tutamayıp her gün yeniden rezil olan bazı siyasilere de uygulanabilir mi?

Ne demiş?
Atv'nin yeni dizisi Kalp Yarası'ndan bir diyalog: Ayşe: Bir de koroya gidiyorum. Ferit: Sesin güzel yani?.. Ayşe: Yok, sesim çok kötü. Arada kaynasın diye gidiyorum koroya...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA