Rezilliği izliyor musunuz? Şov dünyasının iki ünlüsünün birbirlerine karşı tavırlarını, söylediği sözleri, akıl almaz suçlamaları...
Mehmet Ali Erbil, hastalığı sırasında kendisine hiç ilgi göstermeyen Seda Sayan'a kızmış. Sonra da 'sitem' yerine hakarete soyunmuş: "Geçmişi kirli olmasaydı ona iftar programı bile sundururlardı. Fatih Ürek'i, Onur Büyüktopçu'yu işinden etti. Reytingi olmayan bu kadına nasıl hâlâ program yaptırıyorlar?" mealinde açıklamalarda bulundu. Bunun üzerine Seda Sayan da "Evet, Tuğba ile evli olduğu dönemde evindeki masum hizmetçi kıza tecavüz etmesine sesimi çıkarmadığım için geçmişim kirli. Açtırmasın kutuyu" diye özetleyebileceğim sözler söyledi.
Hangisini eleştireyim, bilemiyorum. 40 yıllık dostuna tatlı tatlı sitem etmek yerine "Geçmişi kirli, herkesin ekmeğiyle oynuyor" diyen Mali'ye mi, "Ağır bir hastalıktan kalktı, psikolojisi bozuk olabilir" demek yerine onunla medya önünde hesaplaşmaya girişen, bunu yaparken de akıl almaz bir tecavüz iddiasını gündeme getiren Seda'ya mı? Yahu siz değil miydiniz, milyonların önünde "Halam, eltim" filan diye birbirine yıvışan? Mehmet Ali'nin eğer gündeme gelmek gibi bir sorunu yoksa bunu asla yapmamalıydı. Seda Sayan da ta Etiler Şamdan'ın merhum sahibi Mehmet Tuna ile başlayan "vefasızlık ve vicdansızlık" sabıkasını temize çekmek yerine Mehmet Ali'ye bel altı saldırmamalıydı. Ayrıca, tanık ya da haberdar olduğun bir tecavüz olayını ifşa etmek için neden Mehmet Ali'nin sana saldırmasını bekledin a Seda Bacım? Tamam, pandemi hepimizin sinirlerini laçka etti de, biraz akıl, biraz izan, çokça vicdan hanımefendiler, beyefendiler!..
Gelelim işin daha da vahim boyutuna: Seda Sayan'ın iddialarının üzerinden 24 saat geçti, hâlâ Seda'yı ve Mali'yi çağırıp "Nedir bu tecavüz olayı?" diye soran bir savcı çıkmadı. Yazık ki ne yazık...
Müge yine kadınların gönlünü fethetti
Müge Anlı'nın önceki gün Atv ekranlarına gelen programındaki sözleri için köşemize onu öven tebrik mesajları yağıyor. Müge Anlı isyandaydı. Sosyal medyadan tanıştığı evli adamı ayarttığını iddia ettiği kadına fena yüklendi. Kadının "Biz parkta oturup, Bakara Suresini konuşuyorduk" sözleri üzerine veryansın etti:
"Erkekler, yaratılış itibarıyla daha dürtüseller. Sosyal medyada kendilerini teşhir edenlere karşı ister istemez ilgi duyuyorlar. Eskiden gecelik ilişkileri camekan ardından seçiyorlarmış. Şimdi sosyal medyadan seçiyorlar. Ağzımız açık biz de bakıyoruz, bunlar ne böyle diye. Bazı sosyal medya paylaşımlarını görünce kadınlığından utanıyor insan. Biraz edep, biraz haya...
Sosyal medya üzerine konuşurken şaka yollu dedim ki; bu ülkeye cumhurbaşkanı adayı olsam seçim vaadi olarak diyeceğim ki, erkeklerin sosyal medya kullanımını yasaklıyorum.
Her zaman söylüyorum; eğitimin ne olursa olsun, maddi gelirin ne olursa olsun kadın ya da erkek, hayatında ne yaşıyorsan yaşıyorsun. Ama karşına çıkacaklarla ilgili ayakta durma gücünü, sen belirliyorsun. Her şeyi yaşıyorsun. İhanetse ihanet, şiddetse şiddet, kavgaysa kavga... Ama başına gelenlerle ilgili alacağın gard, senin o zamana kadar kendine yaptığın yatırımla ilgili. 14 yaşında kocaya kaçarsan sana kim ne yapsın? Olmaz... O yüzden sürekli söylüyorum, hanımefendilere de beyefendilere de; lütfen kendinize yatırım yapın, lütfen..." Bir an bile tereddüt etmeden altına imzamı atıyorum...
Gaf kürsüsü
Bir erkek yönetmen teknede uluorta şortunu değiştirmiş. Bir paparazzi uzaktan teleobjektifle çekmiş. Bir müdür fotoğrafı sayfaya kocaman koymuş. Okuldan dönen serçe parmak da "Hani hayâ, hani hayâ" demiş!
Zap'tiye
Ajda, Hülya Avşar ve Serdar Ortaç mobilya reklamlarında boy gösteriyor. Bence pandemi döneminde sanatçılara en büyük yardım ağaçlardan geldi.
Ne demiş?
"Şöhretin kitabını yazarım ve ders niteliğinde olur." (Neler Oluyor Hayatta'nın yorumcusu Hakan Ural'ın Moon Life dergisine verdiği röportajdan)