Geçen hafta Atv'nin Hafta Sonu Kahvaltı Haberleri'ni sunan değerli dostum İbrahim Sadri'nin masasının üzerinde duran kırık dökük Bandırma Vapuru maketi için Samsunlulara seslenip, "Bana yenisini gönderebilir misiniz?" diye ricada bulunması üzerine bir yazı kaleme almıştım. "Bırak öyle kalsın Bandırma Vapuru. Çünkü onun, gerçeğinden bir farkı yok. Atatürk de Samsun'a kırık dökük, yaşlı, pusulası olmayan, Karadeniz'in hırçın dalgalarına zor dayanan bir gemiyle çıkmıştı. Bırak dağınık kalsın ki, bu Cumhuriyet'in ne kadar zor şartlar altında kurulduğu unutulmasın" diye yazmıştım, naçizane...
Muammer adlı okurum (Nedense soyadını bahşetmemiş) bu yazı üzerine "Sayın yazar, siz de Mustafa Kemal'in Samsun'a çatırdayan gemiyle çıktığına inananlardan mısınız?" diye sorunca cevap vermek farz oldu: Ne münasebet efendim, tabii ki lüks kamaradan bilet aldığı Quenn Elizabeth transatlantiği ile gelmişti...
Bir başka benzer mesajın sahibi ise Süleyman Sırrı Dinçer adlı kişi. Demiş ki: "Anıtkabir!.. Atatürk!.. Siz bilmez misiniz orada yatan mumyanın halis İngiliz ajanı olduğunu? Nablus olayını da mı bilmezsiniz be Yüksel bey kardeşim? Nedir bu belli çevrelere popülizm? Her şeye rağmen sağlıklı günler."
Bilirsiniz, bu köşe her türlü görüşün serbestçe dile getirildiğibir demokrasi platformudur. Katılmasam bile bazı görüşlere burada yer vermekten kaçınmam. Ama fikir özgürlüğü; kutsallara saldırı, milletin değerlerine hakaret ve tecavüz sınırlarına gelip dayanırsa, buna da sessiz kalamam. Her iki mesaj sahibine de tavsiyem şudur: Lütfen artık beni okumayın. Ortalık her gün Mustafa Kemal Atatürk'e saydıran, sizin ruhunuzu (!) okşayacak yazarlarla kaynıyor.
Haydi başka yazara!..

Plakalar neden aynı?
Okurlarımın dikkati, özeni ve seçiciliği beni her hafta biraz daha şaşırtıp, gururlandırıyor. Eren İpek adlı okurumuzun tespiti de günde yarım saat TRT Müzik izleyip, kendini televizyon yazarlarının piri ilan eden ve kişisel düşmanlıkları üzerinden hınçlanıp sözde kurum eleştirisi yapanlara gelsin
"Merhaba Yüksel Bey, sizi yıllardır sıkılmadan ve keyifle takip ediyorum. Bu sefer ben de sizinle bir paylaşım yapmak istedim. Atv'nin yeni yıldızı Maraşlı dizisinde dikkatimi çeken bir ayrıntı oldu. Nedense Maraşlı da dahil herkes AZ plakalı araç kullanıyor. Hadi ailenin arabaları olabilir ama Maraşlı'nın kendi aracının plakası da aynı harflerden. Böyle güzel bir dizide böyle bir hata olmasına üzüldüm ve sizinle de paylaşmak istedim. Sağlıklı günler dilerim..."
YAZAR NOTU: Doğrusu, dikkatinize hayran olmamak elde değil. Ancak bilinmesi gereken bir husus var. Dizilerde gerçek plakalar kullanılmıyor. Aksi halde hukuki sorunlar doğabiliyor. Bu nedenle gördüğünüz tüm plakalar uydurma. Maraşlı'nın yönetmeni de bütün plakaları aynı harflerden oluşturarak bu durumu vurgulamak istemiş olabilir.

Kaldırılan her dizi, seyirciye saygısızlık
Köşemizin müdavimlerinden Murat Aydın önemli bir konuya değinmiş:
"Yine seyirciye saygısızlık! Yine bir dizinin ipi mi çekiliyor? Star TV, Akrep dizisinin gününü değiştirerek hem seyirciye saygısızlık etmiştir hem de dizinin ipini çekmiştir. Aynı seyirci hem Bir Zamanlar Çukurova'yı hem de Akrep dizilerini seyredemez mi? Seyreder! Peki aynı gün ve saatte yayınlanırsa ne yapar? Herkeste kaydetme ve internet gibi teknik olanak olmayabilir. Bir Zamanlar Çukurova gibi reytinglerde zirvede olan bir dizinin yayın gününe ve saatine dizini getiriyorsan umudu kesmişsin demektir. Şimdi izleyici bu kanala nasıl güvenecek? (Menajerimi Ara dizisinin de gününü değiştirdi ve bir daha da diziyi takip edemedim.)"

Gaf'let kürsüsü
Sri Lanka'da bir büyücünün koronavirüse karşı geliştirdiği "büyülü iksiri" içerek virüse karşı ömür boyu bağışıklık kazandığını iddia eden Sağlık Bakanı Pavithra Wanniarachchi, Covid-19'a yakalandı.

Zap'tiye
Mesut Özil'den sonra şimdi de İrfan Can... Fenerbahçe, ezeli rakiplerini transferde olduğu kadar sahada da yenebilse açık ara şampiyon olur.

Ne demiş?
"Şahsen ben aşı olacağım. Virüsün dirisine direniyoruz da ölüsünden mi korkacağız, değil mi?" (Değerli okurum Ali Aktulga'nın mesajı)