Alışverişlerimiz internetten, iş toplantıları, sunumlar video konferansla, mektuplaşma E-Mail, tebrikler Whatsapp, duygular emoji ile... Hatta kabristana gitmeye üşenirseniz, uzaktan görüntülü-dualı kabir ziyareti servisi bile veriyorlar.
Akıllı cihaz teknolojisi ile adeta beynimizi nadasa bıraktık, sadece işaret parmağımızı kullanıyoruz. Bilim kurgu filmlerinde uzaylıların neden kocaman gözlü, uzun kollu ve bacaklı, göbekli, sadece iki parmaklı resmedildiğini artık anlıyorum. Zira yalnızca gözünü ve parmağını kullanan bir tür olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz.
Akıllı cihazların elimizden aldığı bir başka melekemiz de hafıza... Artık hiçbir şeyi hatırlamak için çaba harcamıyoruz. Hemen arama motoruna yazıp, bilgiyi anında alıyoruz. Ben gazeteciliğimin ilk yıllarında hatırlayamadığım bir bestecinin ismini bulabilmek için arşivin tozlu rafları arasında iki saat belge karıştırdığımı bilirim. Bugün ise akıllı cihaz teknolojisi yüzünden hepimiz düşünmeyi, hatırlamaya çalışmayı bir kenara bırakıp, potansiyel Alzheimer hastası haline geldik. Bence son zamanlarda Alzheimer'ın artmasındaki en büyük faktör, akıllı cihazlar yüzünden beynimize yeterince jimnastik yaptırmayışımızdır.
Bütün bunları bana yazdıran, Google'ın son hizmeti oldu. Artık mırıldandığınız, ancak ismini, şarkıcısını, bestecisini hatırlamadığınız şarkıyı da arama motoru bulacak. Telefonunuza doğru aklınızda kalan o şarkı kırıntısını mırıldandığınızda, ekranınızda o şarkıyla ilgili tüm bilgiler yer alacak...
Yapay zekalı robotların, insanların yerini alacağından korkuluyor ya, asıl robotlar korksun. Çünkü bizler çoktan robot haline gelip, onlara ihtiyaç duymayacak bir otomasyona ulaştık.
Alev Alev'deki hatalar
Show TV'nin bu sezon büyük bir iddia ile ekrana sürdüğü Alev Alev dizisi perşembe günü gala yaptı. Dizinin jeneriğinden önce ekrana siyah zemin üstüne kocaman beyaz harflerle yazılmış 'Bu program Covid- 19 tedbirlerine uygun olarak çekilmiştir' ibaresi geldi. Gelin görün ki yangın sahnesinde Covid-19 tedbirlerine nasıl uyuldu, doğrusu çok merak ettim. Zira büyük bir izdiham meydana gelmişti. Oyuncular ve tüm figüran kadrosu 10 metrekarelik alanda kucak kucağa maskesiz halde itişip duruyordu. Sosyal mesafenin S'si yoktu anlayacağınız.
Belli ki açılıştaki yangın sahnesine çok emek, zaman ve para harcanmıştı. Ancak makyaj konusundaki önemli hata dikkatimden kaçmadı. Zamanında Büyü filminin GMall'daki galasında yangın tehlikesi atlatıp, dakikalarca ateş ve dumana maruz kaldığım için iyi biliyorum. Yangından kurtulan insanların yanakları, alınları değil, burun ve ağız çevresi is olur. Çünkü nefeslerindeki nem, partiküllerin o bölgelere yapışmasını sağlar. Örnek olarak yangından çıktığım fotoğrafı paylaşıyorum. Bundan sonraki yangın sahnelerinde sanat yönetmenlerine ve makyaj sanatçılarına örnek olsun diye...
Bir de gazetecilikle ilgili konuları bir uzmana danışsalar iyi olur. Yangını gazetesine telefonla bildiren muhabir, "Başlık aynen şöyle olacak" deyip, manşet veriyor. Oysa gazetelerde bir haberin başlığını muhabir değil, yazı işleri belirler.
Diziye gelince... Bütün aksiyon malzemesini ilk bölümde harcayıp, barutu tek atışta tüketmiş olabilirler gibime geliyor. Bundan sonraki bölümler bu kadar hareketli olmaz. Perşembe geceleri için alternatif olabilir ama giderek ivme kazanan Bir Zamanlar Çukurova'nın karşısında zirve görmesi biraz zor.
Gaf kürsüsü
TRT Haber'deki Satır Başı programını izleyenler skandal niteliğinde bir başlık ile karşılaştılar: "Azerbaycan sivillere saldırıyor." (Ermenistan yerine Azerbaycan yazdıran sorumlu editörün TRT'deki görevine son verildi)
Zap'tiye
Ruhani danışmanının yaptığı ayini izleyince Donald Trump'ın ruh halini artık sorgulamaz oldum. (İzlemeyenler, bir arama motoruna 'Paula White-Cain' yazıp hatırım için seyretsin)
Ne demiş?
"Mevcut tüm akıllı telefonlar arka arkaya dizilse, dünyanın 400 kilometre uzağında tıpkı Jüpiter gibi gezegenimizi saran 12 kuşak oluştururdu." (National Geographic'deki Yapım Günlükleri belgeselinden)