Pandemi yüzünden neredeyse cümlemiz takıntılı temizlik hastaları haline geldik. Özellikle ev kadınları hepten balatayı sıyırmak üzere. Örneğin, marketten gelen poşetlerin içindekileri buzdolabına yerleştirmek bile başlı başına bir mesele. Önce dışarıdaki paketler tek tek sirkeli, sabunlu su, deterjan veya dezenfektanlarla bir güzel temizleniyor. Poşetler imha ediliyor. Poşetlerin konulduğu yer bir güzel temizlenip paklanıyor. Sonra ayakkabılar sterilize ediliyor. Kıyafetler dışarıda çıkartılıyor, kirli sepetine atılıyor. Duşa giriliyor, kırklanılıyor vs...
Tabii ki bunlar yapılması gerekenler. Ama durumu 'takıntı' haline getirip, evde huzur ve konfor bırakmamak da meselenin bir başka yüzü. Bu konuda kadınları 'tetikleyen' iki televizyon karakteri var. Biri, TRT 1'in dizisi Masumlar Apartmanı'nda Ezgi Mola'nın canlandırdığı, temizlik olayını ciddi bir hastalık haline getiren Safiye... Artık kadınlar Masumlar Apartmanı'nı 'Safiye'den taktik almak için' izler oldular. İyi de, bezelyeleri tek tek sabunlamak nedir yahu? Aman diyeyim...
Diğeri ise FOX'taki Temizlik Benim İşim adlı gündüz kuşağı programındaki Kadir Ezildi. Girdiği evlerde temizlik yapmıyor da sanki 'Kazı Kazan' oynuyor. Eminim onun temizlik yapıp çıktığı evlerin yeniden boyanması gerekiyordur. Zira elindeki bez ve kimyasallarla resmen hafriyat yapıyor. Kadir kardeş bu haliyle 'Dip köşe temizlik' kavramının adeta dibine vuruyor. Bir de reklamda kadınların gözünün içine baka baka "Temizlikte kapışırız bak" demiyor mu? Haydi gel de tut şimdi kadınları...
Küçük bir ders
Şahane öyküye sosyal medyada dolaşırken Engin Uyar'ın sayfasında rastladım. Eğer sahibi başkası ise peşin peşin özür diliyorum. Ama öyle hoşuma gitti ki, paylaşmadan edemedim:
Erkek, sevgilisine oyuncak bir bebek alır. Kız, sinirlenip bebeği yola atar. Erkek, şaşkınlıkla kıza sorar, "Neden hediyemi attın?" Kız, "Beğenmedim hediyeni, istemiyorum" der. Erkek, yerdeki hediyeyi almak için yola adım atar ve aniden hızla gelen bir araba ona çarpıp ölümüne neden olur. Cenaze günü kız ağlayarak oyuncak bebeği sıkıca tutarken bir ses çıkar bebekten, "Benimle evlenir misin?" Kız, şaşkınlıkla bebeği elinden düşürür ve oyuncağın içinden iki alyans düşer...
Kıssadan hisse: Elinizde olanın kıymetini bilin.
Turp gibi gideceğim
Grip aşısı için aylar öncesinden eczanede adımı ve ailemdeki kişilerin isimlerini listeye yazdırmıştım. Tam aşılar dağıtılacakken, listeler iptal edildi. Yeni genelge ile aşıların öncelikle risk grubundakilere dağıtılacağı söylendi. Bunun için 5 puan toplamak, yani en az iki-üç kronik rahatsızlığa sahip olmak gerekiyor. Hemen E-Nabız sistemine girip, grupta olup olmadığımı araştırdım. Değilmişim. Oysa yıllardır yüksek tansiyon, gut ve vertigo hastasıyım.
Ünlü fıkradaki gibi, "Demek ki sapasağlam gideceğim öbür tarafa doktor bey..."
Saçmalık kıymete bindi
Bir gazlı içecek reklamı var. Sloganı 'Saçmalamaktan korkma...' Önce görüntüye 'saçmalayanlar' geliyor. Evin parkelerinin üzerinde çorapla kayanlar, elinde kahve fincanı, üzerinde röpteşambır ile karda paten yapanlar, mayo giyip karla kaplı havuza balıklama dalanlar vs... Dış ses diyor ki, "Saçmalamaktan korkma. Saçmalarsan içindeki renkli kişiyi açığa çıkarırsın..."
Pandemi, ciğerlerimizle birlikte ruhumuzu da fena vurdu. Sıkıntıdan öyle patladık ki, artık saçmalamak bile meziyet sayılmaya başladı. Allah sonumuzu hayır etsin...
Gaf kürsüsü
Sadakatsiz dizisinde kadın doktor, hamile olup olmadığını anlamak için eşinin sevgilisinden önce kan, sonra idrar alıyor. Kan testini bekleyeceği yerde idrarı çubukla test ediyor. Hamile kadın ise idrar testini her nasıl oluyorsa laboratuvar yerine doktora getiriyor.
Zap'tiye
Pandemi en çok kozmetik sektörünü vurdu. Maske nedeniyle ruj, allık, fondöten, sosyal mesafe yüzünden deodorant ve parfüm kullanımı düşmüş olmalı.
Ne demiş?
"TV programlarında bağırarak konuşmak, tartışmak bir süre yasaklanmalı. Tükürük damlacıklarındaki virüs yoğunluğu korona döneminde büyük tehlike!" (Ömür Gedik'in sosyal medya paylaşımı)