Hıncal ağabeyin her gün köşemi satır satır okuyup mercek altına alması, çoğunlukla eleştirip, zaman zaman da övmesi hoşuma gitmiyor değil. Öyle ya, bir meslek duayeni beni okuyor, ciddiye alıyor, köşesinde yazılarımı analiz ediyor. Daha ne isteyeyim? Üstelik onunla bu köşeden fikir tokuşturmak da bana büyük keyif veriyor.
Hıncal ağabey bu kez de benim "O savcıyı alnından öpüyorum" başlıklı yazıma takılmış. Önce metroda, sonra caddede, ardından sığındığı mağazada bir genç kadını adım adım izleyen, sonra da işi daha da ileri götürüp hem sözlü hem fiziksel tacizde bulunan adamla ilgili tutuklama kararı veren savcının yanlış yaptığını söylemiş. Hatta bu tacizciyi bir güzel savunmuş. Demiş ki, "Kızları takip etmek bizim ata sporumuzdur, ne var bunda?.." Ayrıca "Yüksel, yazısının gerekçelerini anlatsın da öğrenelim" demiş.
Aslında cevap, yukarıdaki satırlarımın arasında gizli Hıncal ağabey... Kız, karakolda verdiği ifadede tacizin sözlü kalmadığını, fiziksel tacize kadar uzandığını belirtmiş. Sanırım bu ayrıntıyı kaçırdın.
Gelelim şu ata sporu meselesine... Kız kardeşin Serpil Hanım güpegündüz önce metroda, sonra Beyoğlu'nda, sonra sığındığı bir mağazada hiç tanımadığı bir adam tarafından adım adım takip edilse, sonra o adamın kız kardeşinin yanına oturduğunu, ona sözlü ve fiziksel tacizde bulunduğunu öğrensen, sonra da o tacizcinin ifadesinden sonra serbest bırakılıp, 'yeni icraatları için' sokaklara salındığını görsen ne yaparsın? Yine de "Masumiyet karinesi, ata sporu" filan diye yazar mısın?
Tacizi, tecavüzü, kadına şiddeti önlemenin yolu hukuk kuralları içinde caydırıcı tedbirler almak, göz korkutan müeyyideler uygulamaktan geçer Hıncal ağabey. Bu ülkenin kadınlarının, kızlarının gündüz vakti tek başlarına yürüme hürriyetini engelleyen sapıkların, tacizcilerin bu icraatlarını "Ata sporu yapıyorlar" filan gibi sulandırmak, hafifsemek en büyük gaflettir.
Senin de dediğin gibi Hıncal ağabey, adalet bir gün herkese lazım olur...
Yeri gelmişken şu meşhur içtihat kararını hatırlatmakta fayda var. Gece Central Park'ta yürürken taciz edilen genç kızın davasında hakim 24 yıl 3 ay hapis cezası verince, gazeteciler ceza süresinin neden bu kadar çok ve küsuratlı olduğunu merak etmişler. Yargıç açıklamış: "3 ay taciz için, 24 yıl ise ABD'deki tüm kadınların parklarda tek başlarına özgürce yürüme haklarına saldırıda bulundukları için..."
Kendi yutar salkımı...
beIN Sports'a eşek yüküyle abonelik parası verip, maçlarda enformatik ve teknik bilgi alamadığımı yazmıştım geçenlerde. Devam edeyim:
beIN Sports pandemiyi mazeret göstererek, yayın ücretinde indirime gitmek için Futbol Federasyonu ve Kulüpler Birliği'nin kapısını aşındırmaya devam ediyor. Benim anlamadığım ise pandemi nedeniyle millet maçlara gidemiyor. Bu durumda insanlar, yayıncı kuruluşa abone olmalı değil mi? Siz pandemide bile millete maç izletemiyorsanız, sorunu başka yerde aramayın derim.
Bu arada son üç sezonda beIN Sports'un abonelik ücretlerine yaptığı zam ne kadar dersiniz? Yüzde 100'den fazla... Peki aynı sürede kulüplere verdiği parayı ne kadar artırdı? Sadece yüzde 11...
Yayıncı kuruluşun son teklifinin 2 milyar lira olduğu ortaya çıktı. Geçen sezon 2.3 milyar lira ödeyen yayıncı kuruluş indirim talebinde diretiyor. Oysa 2017/18 sezonundan bu yana yayıncı kuruluş, spor paketine yüzde 100'den fazla zam yaptı.
Ajansspor'un haberine göre, Galatasaray'ın şampiyon olduğu sezon spor paketi fiyatı 69 TL idi. Bu rakam bu sezon 169 TL'ye çıktı. Aynı sezon yayıncı kuruluş, kulüplere yaklaşık 1.8 milyar TL'lik ödeme yapmıştı. Yani tam bir "Aleme verir talkını, kendi yutar salkımı" durumu...
Gaf kürsüsü
Prof. Dr. Emre Kongar, TELE 1'de katıldığı programda "Afrin'in nerede olduğunu biliyor musunuz? Bilmeyenler için söyleyeyim: Afrin, Kuzey Irak'ta" dedi. Oysa Afrin, Suriye'nin bir ilçesiydi.
Zap'tiye
Şu koronavirüs denen illet, gündüz kuşağında iki reality show programı izlese bu ülkeden kaçar ama seyredecek vakti yok herhalde!..
Ne demiş?
Hakem Fırat Aydınus'un maç sırasında Alanyasporlu Fatih Aksoy'a söyledikleri ekrana da yansıdı: "Bak bir şey demiyorum diye çok konuşuyorsun. Yapma canımın içi..."