Hani fahri trafik müfettişleri var ya, koronanın önlenmesi için de güvenilir vatandaşlara görev verilsin. Gördükleri ihlallere anında ceza verme yetkisiyle donatılsınlar.
Yıllar önce fahri trafik müfettişi olmam için Emniyet Genel Müdürlüğü'nden bana teklifte bulunmuşlardı. Şehir dışında olduğumdan belgeleri zamanında hazırlayamadığım için müfettiş olamamıştım. Sonradan çok pişman oldum tabii. Şimdi ise Fahri Korona Müfettişliği'ne talibim. Evet, bence acil olarak Fahri Korona Müfettişliği tesis edilsin. Öyle telefon hatlarını arayıp, ihbar etmekle bu iş olmayacak belli ki. Vatandaş bizzat takip edip, gerektiğinde cezayı basacak.
"Bugün bile otobüste, metroda uyarı yapan vatandaşlar hakaret görüyor, hatta darp ediliyor. Kavga dövüş olmaz mı?" diyebilirsiniz. Olursa olsun. Bu mücadelenin adı 'Koronavirüs'le savaş' değil mi? Risk, askerliğin fıtratında var. Cepheden dönenin, direnci kırılsın!
O savcıyı alnından öpüyorum
Yeni Beyoğlu tacizcisini görmüşsünüzdür. Bir haftadır haber bültenlerinde yer alıyor. Genç bir kızı önce metroda, sonra caddede adım adım takip edip sözle ve fiziksel olarak taciz ettikten sonra güven timlerine yakalanan çiçeği burnunda sapığımız... Bu tür olaylarda adalet mekanizmasının çok ağır işlediğine, hatta bazen işlemediğine tanık olurduk. Bu kez öyle olmadı. Savcı jet bir iddianame hazırladı, o kişinin tutuklu yargılanmasını sağladı ve 13 yıl hapis istemiyle dava açtı.
İşte bize böyle savcılar lazım. Nasıl savcılar mı? Bu suçu sadece o genç kadının değil, tüm kadınların sokakta tek başlarına yürüme hürriyetine saldırı olarak gören gerçek 'Cumhuriyet' Savcıları...
Direkte iki adam
Haberi izlerken gözlerimi iki kez ovuşturmak zorunda kaldım. Çünkü gördüklerime inanamadım.
İzlemeyenler için manzarayı anlatıyorum: Ankara'da bir gece kulübü... Fonda bir türkü... İki göbekli adam, sarmaş dolaş direk dansı yapıyorlar. Evet direk dansı... Belli ki alkol kana karıştıktan sonra felekleri şaşmış. Böylesi bir fantezi, Fellini filmlerinde bile olmaz... İzlerken "Acaba bunu bir turist görse ne hisseder?" diye düşündüm... Eskinin bulvar gazeteleri aklıma geldi. Hani ülkemizi ziyaret eden her Hollywood ünlüsünün ardından manşet atarlardı ya, "Türk erkeklerinin gücüne hayran kaldım" filan diye... Peki ya şimdi?..
Olayın fantezi olmayan, vahim yönüne gelince: Sarmaş dolaş iki adamın birinin maskesi çene altında, diğerinin dirsekteydi. Direkte iki adam, dirsekte maske... Korona mı? 'Direk' bünyede...
Prof. Arif Verimli'den dizi eleştirisi
Profesör Arif Verimli'yi artık tanımayan yok. Zaten ünlü bir doktordu ama Müge Anlı ile Tatlı Sert programında danışman olarak yer aldıktan sonra şöhreti iyice arttı.
Benim de çok sevdiğim bir ağabeyim olan sevgili hocamız, geçenlerde twitter üzerinden dizi eleştirisi yaptı. Verimli, bir psikiyatri kliniğinde doktorlar ile hastalar arasında gelişen olayları anlatan tv8'deki Kırmızı Oda dizisinde bir psikiyatrı canlandıran Binnur Kaya'nın performansını fotoğrafları eşliğinde eleştirdi. İşte Prof. Arif Verimli'nin o eleştirisi:
"Kırmızı Oda, psikiyatri pratiğinin farkındalığı için güzel proje, Binnur Kaya muhteşem oyuncu, Gülseren Budayıcıoğlu'nu pek severim ama hastam bir şey anlatırken şu mimikleri yaparsam o görüşme/muayene omnipotensini (her şeye gücü yeter gibi görünme etkisini) ve yararını yitirebilir..."
Gaf kürsüsü
Polisin maske takmadığı için ceza kesmek istediği adamın mazereti, vaka sayılarının artma sebebinin belgesi gibiydi: "O benim sağlığımı ilgilendirir, size ne?"
Zap'tiye
Bir mucidimiz kahvehane masasında oynanabilen elektronik okey icat etti. Bir başkası da çıkıp elektronik mangal icat ederse, hiçbir 'hayati' sorunumuz kalmayacak!..
Ne demiş?
Gonca Vuslateri'nin attığı tweet, hedefinin kim olduğu konusunda merak uyandırdı: "Zaten kötü oyuncusun. Bir de oyuncuyu oynuyorsun. Bari onu güzel oyna."