40 yıldır gazetecilik yapıyorum. Yazı yazarken kılı kırk yarıyorum. Aman birinin kişilik haklarını çiğnemeyeyim, eleştiri yaparken hakaret sınırlarını aşmayayım, kimsenin kalbini gereksiz yere kırmayayım diye buraya yazdığım her kelimeyi adeta hassas kuyumcu terazisinden geçiriyorum. Bu özeni hem vicdanen hem de hukuken gözetiyorum. Çünkü basın yoluyla hakaret, iftira ve yalan haber üretmenin ciddi bir yaptırımı var. Çalıştığım gazeteyi hem prestij hem de maddiyat açısından zor duruma düşürmek istemediğim için bu özeni gösteriyorum. Gelin görün ki, sosyal medya denilen ve artık herkesin bağırsaklarını boşalttığı bir kanalizasyona dönüşen bu rezil mecrayı gördükçe acaba ben mi fazla hassas davranıyorum diye düşünmeden de edemiyorum.
Evet, sosyal medyanın olumlu tarafları da yok değil. Ama iyi niyetle kullanılırsa... Dünyayı küçültüyor, güzellikleri paylaştırıyor, sosyal sorumluluk projelerinden haberdar ediyor, bazen can kurtarıyor, bazen aksayan adalet mekanizmasını tamir ediyor. Ancak bu mecradaki neredeyse sınırsız özgürlüğü, ağzına geleni söylemek sananlar yüzünden insanların itibarı katlediliyor, namuslarına leke sürülüyor, sosyal medya marifetiyle mobbing'e maruz kalıyorlar. Son olarak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve eşi Esra Albayrak'ın en mutlu günlerini onlara zehir ettiler. FETÖ trolleri, bir kaç saat önce gözlerini dünyaya açan Hamza Salih bebek ve ailesini adeta linç ettiler.
Bu köşede yıllardır sosyal medyanın başıboşluğundan yakınırım. Bu konuda kaç yazı yazdım, hatırlamıyorum. Ne yazık ki bu ülkede doğru gitmeyen her işin düzeltilmesini tek başına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ihale eder olduk. Belli ki sosyal medyanın ıslahı ve yasal yaptırımlara bağlanması da yine Cumhurbaşkanımızın eliyle olacak.
Survivor Oteli iş yapar mı?
Parlak öneri, Kanal D'de yayınlanan Neler Oluyor Hayatta programında yorumcu Hakan Ural'dan geldi. Karadeniz yaylalarında kendilerine Survivor parkuru hazırlayıp harika bir klip çeken gençlerin haberini yorumlarken, "Acaba bir Survivor Oteli açılsa iş yapmaz mı? Konaklayanların her gün Survivor parkurlarında yarışacakları bir otel olsa koşa koşa giderdim" dedi.
Bence Acun'un bu öneriyi dikkate almasında fayda var. Bir haftalık turla gelen müşteriler hem keyifli bir tatil yapacak hem de günün belli saatlerinde yarışacak. Her günün küçük bir hediyesi olacak. Haftanın sonunda birinci gelen ve ailesinden ise para alınmayacak. Survivor'ın her yılki büyük finali de yine bu otelde yapılacak. Survivor finalini otelde çıplak gözle izlemek isteyenler ekstra bir ücret ödeyecek vs...
Fikir Hakan Ural'dan... Hatırlatma ve proje geliştirmesi benden... Acun'a sadece turizm yatırımı yapmak kalıyor.
Trabzonspor doğrusunu yapıyor
Trabzonsporlu futbolcular yeni statlarında oynadıkları maçlarda şeref tribününe değil, sağ taraflarındaki dev ekranda bulunan Türk bayrağına dönerek İstiklal Marşı'nı okuyorlar. Bu durum ise tartışma konusu olmaya devam ediyor. "Maç seremonilerinde Şeref Tribünü'ne mi yoksa bayrağa mı dönülmeli?" sorusuna tam karşılık gelecek bir yönetmelik yok. Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilgili yönetmeliğinde ise marşımız okunurken bayrağa dönülmesi gerektiği belirtiliyor.
Şahsi fikrim, Trabzonspor'un doğru yaptığı yönünde. Şanlı Türk bayrağı dururken, Şeref Tribünü'ndeki zevata dönüp İstiklal Marşı'nı okumanın bir mantığı yok. Bir yerde Türk bayrağı dalgalanıyorsa, en büyük saygıyı o hak eder. Gerisi teferruattır.
Gaf'let kürsüsü
Basın toplantısında "Acaba virüsü anında yok eden dezenfektanları vücudumuza enjekte edebilir miyiz?" diye soran ABD Başkanı Trump'ın aklına uyan 7 ABD vatandaşı dezenfektan içti. 3'ü öldü, 4'ü komada...
Zap'tiye
Ahmet Kural, İsmail Küçükkaya, Sermiyan Midyat ve şimdi de Ozan Güven... Ünlüler cephesinden kadınlara doğru esen 'şiddetli' lodos bir türlü dinmiyor.
Ne demiş?
"Meşhur laftır, türbülansa yakalanan uçakta ateist olmaz." (Prof. Nihat Hatipoğlu'nun atv'de yayınlanan programındaki sözleri)