Osmanlı döneminde Hazar Denizi'nden Viyana kapılarına, Karadeniz'den Yemen ve Kuzey Afrika'ya kadar egemenlik kurmuştuk. Sonra ne oldu? Gevşedik. Zevke, sefaya dalıp o toprakları kaybettik. Binbir emekle kurduğumuz Cumhuriyet, biz ne zaman gevşesek sekteye uğradı.
Muhtıralarla, darbelerle hep başa dönmek zorunda kaldık. Sebebi tabii ki sosyal ve siyasal gevşeklikti.
7.4'lük deprem oldu, gerildik. Önlem alır gibi yaptık. Sonra gevşedik. 5.5'luk depremde bile yıkıldık.
Pandemide nüfus yoğunluğu ve vaka sayısına oranla, virüse karşı en iyi mücadele eden üç ülkeden biri olduk. Sonra gevşedik. Ne oldu?
Vaka sayımız, yoğun bakım rakamlarımız yeniden tırmanışa geçti.
Gevşemek bize yaramıyor.Hatırlatayım istedim...
Demet Akalın'ın 'Mihriban'ı
Demet Akalın'ın 7 Tepe Konserleri'nde seslendirdiği Mihriban türküsündeki performansı büyük eleştiri aldı. Sosyal medyada "Mihriban hiç bu kadar eziyet görmemişti" diye yazanlar bile oldu. Ertesi gün Kanal D'deki 2. Sayfa programına bağlanan Akalın, eleştirileri büyük bir olgunlukla kabul etti. "Evet, kötüydüm. İnsan her zaman iyi olamıyor. Eleştirebilirler tabii, hak veriyorum" dedi.
Ben Demet Akalın'ın türkü okumasını olumlu karşıladım. Performansı istenen düzeyde olmasa bile, onun takipçileri arasında hayatında hiç Türk Halk Müziği dinlememiş gençlerin kulağına türkü değdirdi en azından.
Bu arada Demet Akalın telefon bağlantısı sırasında, "Ben konser bittikten sonra paldır küldür eve döndüm. Diğerleri gibi detone yerlerimi montajda düzelttirmedim" dedi. Demek ki, banttan yayınlanan konserlerde ses performansı masada düzeltilip ondan sonra yayına verilebiliyormuş. Bunu da Demet'ten öğrendik.
Bu maç kaçar mı?
Hayatımın en keyifsiz futbol sezonunu yaşıyorum. Zaten oynanan şeyin futbolla ilgisi yoktu. Bir de oyunun akışını duraksatan, gol sevinçlerini taca çıkartan, sahadaki hakemlerin otoritesini yerle bir eden VAR uygulaması da eklenince işin zevki iyice kaçtı. Şimdi buna bir de koronavirüs tedbirleri nedeniyle 'seyircisizlik' eklenince Süper Lig, 'süper sıkıntı' haline geldi.
Liglerin iki ay önce bitirilmeyip devam ettirilmesinin tek gerekçesi, yayıncı kuruluştan gelecek 'para' idi. Böyle olunca lig, 'BeIn Sports Kupası' haline dönüştü ve şampiyon olanın gerçekten sevinemeyeceği, kaybedenin ise umursamayacağı 'anlamsız' bir didişme haline geldi.
YAYINCILIK SKANDALI
Bugün lig yüzünden tadı kaçan ağzımı, Ziraat Türkiye Kupası ile çalkalayacağım. Bana göre son 5 yıldır Kupa'nın heyecanı ve kalitesi ligi çoktan solladı. Bu akşam 'erken final' olarak nitelendirilen Fenerbahçe- Trabzonspor maçı 20.45'te atv'den yayınlanacak. Muhtemelen maç sonunda "Oh be, futbol varmış" diyeceğim...
Bu arada ligin yayıncı kuruluşu BeIn Sports'a da bir çift lafım var. ÇAYKUR Rizespor maçında sakatlanan Galatasaraylı Muslera'nın ayağı sabitleniyor. Belli ki bir kırık durumu var. O sırada dakika 15... Muslera ambulansla acilen hastaneye kaldırılıyor.
Ama izleyici, Muslera'nın ayağının kırıldığını, bir saat sonra maçın devre arasında yorumculardan öğrenebiliyor. Yahu muhabirin, Galatasaray sağlık ekibinden kalecisinin durumunu öğrenip spikere bildirmesi bu kadar mı zor? Ben Muslera'ya ne olduğunu Rize'deki spor muhabiri dostlarımdan telefonla öğreneceksem, bu platforma niye eşek yüküyle para ödüyorum ki?
Son söz Fernando Muslera için... Dört büyüklerde oynayıp da, ülkedeki tüm taraftarın gönlünü kazanan futbolcu sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Sadece futbol yetenekleriyle değil, üstün karakteri, yardımseverliği. mütevazılığı ve aile babalığıyla da tek kelime ile 'örnek' bir futbolcu. Bir Fenerbahçeli olarak bir an önce sahalara dönmesi için dua ediyorum.
Seni seviyoruz iyi adam...
Gaf kürsüsü
Hülya Avşar'dan Tarkan'a fena gönderme: MUHABİR: Riva'da Tarkan'a komşu oluyormuşsunuz, doğru mu? AVŞAR: Aa, Tarkan Riva'da mı? (Danışmanına dönerek) Vaz mı geçsek yoksa?
Zap'tiye
Çorum'da aslan aranmasına hiç şaşırmadım. Çünkü ÇAYKUR Rizespor karşısında yoktu...
Ne demiş?
"Arkadaşlar çok isterdim ama elektriği ben bulmadım." (Ediz Hun'un sosyal medya paylaşımı)