Nizam Eren'i bu köşenin okurları artık çok iyi tanıyor. Kendisi, Yakından Kumanda'nın fahri sinema danışmanı. Geçenlerde Nizam kardeşimin Twiter'daki mesajına rastladım. Önemli gördüğüm için de buraya taşıdım. Nizam Eren diyor ki, "1 Temmuz tarihinde salonlarını açacak sinema işletmecilerine önerim: En az 6 hafta gösterime girmiş gişe başarılı filmleri tekrar gösterip halkı yavaş yavaş salonlara alıştırmak. Yeni vizyon filmlerinin hiç şansı yok gibi görünüyor. Kimsenin canı yanmasın. Tartışmaya değer."
Bence de tartışmaya değer. Salonlar 1 Temmuz'da açılacak ama çeşitli kısıtlamalarla birlikte hizmet vermek zorunda kalacak. Salon kapasitelerinin yarısı kadar bilet kesilebilecek. Kimse yan yana oturamayacak. Klimalar çalıştırılmayacak. Sinemanın olmazsa olmazı ve işletmelerin can kurtaran simidi patlamış mısır satışı yapılamayacak. Bunlara bir de seyircinin 'mikrop kapma' endişesiyle salonlardan uzak kalma refleksini de eklerseniz, yeni sezon kimseye hayır getirmeyecek gibi.
Bence de geçen sezonun ilgi gören filmlerinin yeniden vizyona sokulması ve 'izleyicinin sinemaya ısındırılması' fikri son derece mantıklı. Aksi halde yeni filmlere yapılan onca yatırım, harcanan o kadar emek boşa gidecek. Zaten uzun süredir yalpalayan sektör böyle bir krize dayanamaz, batar gider, kimse de kurtaramaz.
Son çare: Entübe görüntüleri
Köşemize sürekli katkı veren okurlarımızdan Şerife Nalan Yılmaz, virüs tedbirleri adına artık son çarenin acı da olsa entübe edilen hastaların görüntülerinin paylaşılmasından geçtiğine inanıyor:
inanıyor: "Merhabalar Yüksel Bey, yeni normalleşme döneminde çoğunluğun kurallara uymadığını görmek beni hem çok üzüyor, hem de endişelendiriyor. Maalesef çoğu kişi virüs bitmiş gibi algılayıp kontrolsüz yaşamaya başladı. Artık çoğunluk maskesiz, mesafesiz ve umarsız. Televizyonlarda yayınlanan kamu spotlarını da dikkate almıyorlar. Son olarak yayınlanmaya başlayan Mazhar- Fuat-Özkan üçlüsünün 'Maske tak' şarkısı umarım işe yarar. Hasta haliyle Özkan Uğur'un da arkadaşlarını yalnız bırakmaması çok özverili bir davranış. Bence Covid-19'la yüzleşebilmek adına kamu spotu olarak yoğun bakımda yatan entübe hastaların çektikleri zorlukların birazını gösterseler belki tedbir almayan kişilerin aklı başına gelir. Tedbirlere uyan bizlerin de çabalarını boşa götürmezler böylece... İyi çalışmalar, sağlıklı günler..."
#BizHepEvdeyiz
Köşemizi uzun süredir takip edenler biliyor. Yakından Kumanda aynı zamanda bir sosyal haberleşme panosu. Zaman zaman size burada önemli sosyal kampanyaları, etkinlikleri duyurmayı görev biliyorum.
Otizm için çalışan herkesin ise kalbimde ayrıcalıklı bir yeri var. İşte en sonuncusu:
Tohum Otizm Vakfı'nın, 9 sivil toplum kuruluşunun ortaklığı ile yürüttüğü Türkiye Otizm Ağı Güçlendirme Projesi kapsamında gerçekleştirilen kampanya ile otizmli çocuğu olan aileler, karantina günlerinin bittiği, alışılan normal hayata yavaş yavaş geri dönüldüğü şu günlerde hep bir ağızdan #BizHepEvdeyiz diyor. Türkiye'de otizm alanında çalışan sivil toplum kuruluşları herkese otizmli bireylerin, ailelerinin sesine kulak vererek #BizHepEvdeyiz etiketi ile sosyal medya hesaplarından paylaşım yapmaları için çağrıda bulunuyor. Bu kampanya ile küresel salgın sebebiyle herkesin uzunca bir süredir sosyal hayattan uzaklaşarak izole edilmiş bir yaşam deneyimlediğinin ancak izole edilmiş bu hayatın, otizmli bireyler ve ailelerin 'gerçeği' olduğunun altı çiziliyor.
Öyleyse... #BizHepEvdeyiz...
Gaf kürsüsü
Polisin yakaladığı sahte üfürükçünün bir de para karşılığı telefonda koronavirüs testi yaptığı ortaya çıkmasın mı?
Zap'tiye
Yaz mevsiminde sosyal mesafenin korunması için pratik bir önerim var: Deniz ve havuzlar için dış yarı çapı bir buçuk metre olan can simitleri üretilsin! (Bodrum'un lüks beach'lerinde şamriyel ile yüzenleri hayal edebiliyor musunuz?)
Ne demiş?
"Pakistan hükümeti, sınırımızdan içeri 'terörist çekirgeler' gönderdi." (Hintli haber spikerinin akıl uçuran anonsu)