Haberi cumartesi günü Günaydın'ın manşetinde okumuş olmalısınız. Atv'nin dizisi Hercai, gösterildiği ilk günden bu yana büyük ilgi gördüğü Güney Amerika ülkelerinden Şili'de adeta bir Türkçe öğrenme seferberliği başlatmış. Dizimizi yayınlayan TVN kanalı 'Hercai ile Türkçe Öğreniyorum' başlığıyla sosyal medya üzerinden her gün bir Türkçe cümle yayınlıyor, izleyicilerden de yeni öğrendikleri Türkçe kelimeleri göndermelerini istiyormuş. Kampanyaya ilgi, TVN yönetimini bile şaşırtmış. Binlerce Şilili, araştırıp öğrendikleri Türkçe kelimeleri göndererek, sosyal medya üzerinden adeta dev bir 'Türkçe sınıfı' oluşturmuşlar.
Hatırlayın, bundan 20-30 yıl önce bizler Latin ülkelerinin 'sabun köpüğü' (Soap Opera) olarak nitelendirilen saçma sapan dizilerini izleyip dururduk. Onlar sayesinde Güney Amerika ülkelerinde kullanılan isimleri bile ezberlemiştik. Üç dakikalık aptal bakışmaların, "Bana mı söyledin, evet sana söyledim, ama beni kastettiğini sanmamıştım, hayır direkt sana söyledim, gerçekten bana mı söyledin" şeklinde uzayıp giden zırva diyalogların esiri olmuştuk. Şimdilerde ise Hercai sayesinde Şili vatandaşları birbirlerine Türkçe "Günaydın" yazarak güne başlıyorlar.
Naçizane dileğim, Turizm ve Kültür Bakanlığı'nın bu fahri kültür elçiliği nedeniyle Hercai dizisine bir plaket vermesi.
Bravo Fahrettin Koca!
Gözüm sürekli Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca'nın Instagram hesabında. Hayır, vaka, ölüm ve iyileşme sayılarını takip etmek için değil, özellikle Bakan'ın birbirinden esprili ama aynı zamanda ironi dolu ve etkileyici uyarı mesajlarını herkesten önce okumak için.
Bu fotoğrafları, metinleri Bakan'ın kendisi mi bulup yazıyor, yoksa iletişim ofisinin eseri mi bilmiyorum ama hepsini birbirinden değerli ve etkileyici buluyorum. Son olarak pazar günü "Sosyal mesafe kuralına balıklarla balıkçılar arasında uyuldu" başlığıyla Galata Köprüsü'nden bir fotoğraf paylaştı Bakan Koca, oltaların yan yana dizildiği, amatör balıkçıların adeta omuz omuza balık avladıkları fotoğrafın altına da şu metin eklenmişti:
"Galata Köprüsü'nde bugün çekilen fotoğraftan anladığımıza göre balıkçılar arasında 1.5 metre mesafe kuralına uyulmamış. Kovalar dolmuş mu bilmiyoruz ama virüs köprüye uğramışsa eli boş dönmemiştir. Özellikle kronik hastalığı olanlar; maskesiz, mesafesiz risk altındadır. Rast gelmesin!"
Şahane değil mi? Kim bilir bu, Bakan Koca hakkında yazdığım kaçıncı övgü yazısı. Şanssızlığımız, koronavirüsün ülkemize de uğraması. Şansımız ise bu Bakan döneminde uğramış olması...
Halka halkayı anlatmak
Geçenlerde maskesini uyuma gözlüğü olarak kullanan adamın fotoğrafının altına bir yorum yazmış, maskelerin yanında kullanım kılavuzu verilmesi gerektiğini de önermiştim. Sosyal medyada yer alan bir başka fotoğraf ise bu konuda ne denli haklı olduğumu ortaya koydu
Malum, parklarda sosyal mesafenin korunması için çimenlerin üzerine halkalar çiziliyor. İnsanların bu halkaların içinde kalması ve birbirlerine yaklaşmamaları için... Bu görüntüde ise insanlar sadece o halkanın içini boş bırakıp birbirleriyle adeta iç içe oturmuşlar.
Anlatmalıyız. Göstermeliyiz. İzah etmeliyiz. Bıkmadan, usanmadan ve utanmadan...
Gaf'let kürsüsü
Star Haber muhabiri, Samsun'daki caddede arkadaşına sarılıp öperek hasret gideren kadına sordu: "Sosyal mesafe nerede?" KADIN: Daha ciddi bir şey sorsanız? MUHABİR: Maskeniz de yok. KADIN: "Takamıyorum, midemi bulandırıyor."
Zap'tiye
Dünyadaki koronavirüsün toplam ağırlığı bir grammış. Bir gram virüs, 490 milyon ton ağılığındaki 7 milyar insanı tuş etti. 'Ağırlık' kavramını yeniden gözden geçirmenin zamanıdır.
Ne demiş?
Gülben Ergen, marka bağımlısı meslektaşı Demet Akalın'a dokundurdu: "İnsan marka olunca, üzerine ayrıca bir marka giymesi gerekmiyor." Demet Akalın altta kalmadı: "Evet haklı, ben bir markayım."