Yine mi Cosmos belgeseli demeyin sakın. Çünkü izledikçe cebime öyle harika bilgiler dolduruyor, vizyonumu, hayat görüşümü öyle köklü değişikliklere uğratıyor ki...
National Geographic'de 'ailemizin astrofizikçisi' Neil Degrasse Tyson tarafından sunulan belgeselin son bölümünde dünya üzerinde hayatın başlaması konu edilirken, ağaçlarla ilgili bugüne kadar bilmediğim son derece çarpıcı bir bilgiyi öğrendim. Meğer ağaçlar, yer altındaki köklerini kullanarak, zor durumdaki diğer arkadaşlarına yardım gönderirlermiş. Örneğin, ormanda bir ağaç mı kesildi? Diğerleri hemen faydalı enzimleri köklerinden salgılayarak ona ulaştırır, o kesilmiş kütüğün onlarca yıl daha yaşamasını sağlarlarmış. Neden mi? Çünkü kendi yaşamlarını devam ettirmek için diğer ağaçlara ve onları yuva belleyecek börtü böceğe ihtiyaç duyduklarını bilirlermiş.
Bu şahane belgeseli izlerken, insanlarımıza yardım için bu zor günlerde cansiperane mücadele veren Vefa gönüllülerine kıyan teröristleri, bir başka yerde onları engellemek için darp eden partilileri düşündüm. "Muhtaca yardımı, hayatta kalmanın yolu olarak gören" ağaçlar kadar akılları yoktu. Bir de köknarların hikayesini öğrendim ki... O daha da şaşırtıcı. Anne köknar kendi dibinde filizlenen yeni yavrusunun üzerini dallarıyla örtmeye çalışırmış. Çünkü köknarlar eğer fazla güneş alırlarsa, erken gelişir, öyle olunca da gövdelerinin içinde hava kabarcıkları oluşarak erkenden ölürlermiş. Şu hale bakar mısınız? 'Ağaçların yaşken eğildiğini' bizden önce bilirlermiş meğer...
Bir daha birini 'odun' diye aşağılamaya kalkmadan önce bunu bir kez daha düşünmenizi öneririm.
Magazini virüs yumuşattı
Dikkat ediyor musunuz, karantina döneminde magazin gündemi ne kadar da yumuşadı, adeta kulak memesi kıvamına geldi. Ünlüler arasındaki saçma sapan atışmalardan, laf sokmalardan eser yok. Herkes birbiriyle Instagram röportajı yapıp, canlı yayında iltifatlar yağdırıyor. Magazin programları ünlülere evlerinden bağlantı yapıyor. Şov dünyasının ünlü isimleri üstlerinde eşofmanları, yanlarında eşleri ve çocuklarıyla yemek tarifi veriyor, yerlerin nasıl silineceğini filan gösteriyorlar. Barlar, gece kulüpleri kapalı olduğu için 'kapı önü alkollü sallamalar' da yok tabii. Diyeceğim o ki, virüs, magazini de 'olması gerektiği yere' getiriverdi.
Ünlüler bugün evlerinden magazin programlarına görüntülü bağlanmak için adeta kuyruk oluyorlar. Umarım koronavirüs tehlikesi geçtiğinde yine gece kulübü önlerinde magazin muhabirlerini tersleyip, azarlamazlar...
Mark Twain'in en güzel öyküsü
Bazen bir bilgi hiç ummadığınız anda karşınıza çıkıyor. İşte belgesel izlemeyi de bu yüzden seviyorum zaten.
History Channel'da ilgiyle izlediğim Amerikan Koleksiyoncuları, antika eşya bulmak için bu kez Missisipi nehri kıyısındaki bir hurdacıyı ziyaret ediyorlardı. Dikkatlerini kocaman bir gemi dümeni çekti. Bunun, nehirde bir dönem görev yapan buharlı-çarklı bir gemiye ait olduğunu söyleyen satıcı, ünlü yazar Mark Twain'in de (Asıl adı Samuel Langhorne Clemens) bir dönem nehir gemilerinden birinde kaptanlık yaptığını hatırlatarak "Belki de elleri bu dümeni tutmuştur" dedi. Bunun üzerine bizimkiler Mark Twain hakkında o güne kadar pek az kimsenin bildiği ilginç bir özelliği aktardılar. Meğer ünlü yazar, 1835'de Halley kuyruklu yıldızı dünyayı ziyaret ettikten iki hafta sonra doğmuş. Hayatı boyunca da o yıldızla dünyadan ayrılacağına inanmış. Tesadüfe bakın ki, Halley'in yıllar sonra dünyayı ikinci kez ziyaret ettiği günün ertesinde Mark Twain yaşamını yitirmiş.
Bir yıldız, bir başka yıldızı dünyaya bırakmış, ikinci geçişinde emanetini alıp gitmişti. Sizce de bu, Tom Sawyer'ın Maceraları da dahil, en çarpıcı Mark Twain öyküsü değil mi?
Gaf'let kürsüsü
SHOW HABER MUHABİRİ: Neden maske takmıyorsunuz? VATANDAŞ: Türkiye'de sağlık çalışanları çok başarılı. MUHABİR: Buna mı güveniyorsunuz? VATANDAŞ: Evet.
Zap'tiye
Liglerin oynanamadığı şu dönemde Cem Yılmaz'ın bu hafta kime sevdalanıp, kim tarafından terk edileceği İddaa kuponlarına eklensin.
Ne demiş?
"Çadırı direk, obayı bey, töreyi adalet yerinde tutar." (Kuruluş Osman'da Hazal Hatun'un sözü)