Cuma akşamı Meclis'te grubu bulunan partiler, İdlib'de askerlerimize karşı girişilen hain saldırıyı kınayan ve 'birlik beraberlik mesajı' içeren bir bildiri yayınladılar. İçlerinde bir tek HDP yoktu. Peki şaşırdık mı? Tabii ki hayır. Bugüne kadar eli kanlı PKK'ya 'terörist' bile diyemeyen, her kongresinde bebek katili Apo'ya saygısını(!) sunan, teröristleri vekillerinin makam arabalarıyla taşıyan, dağda öldürülen hainlere taziye sunmak için birbirleriyle yarışan bir partiden, bildiriye imza beklemiyorduk tabii ki. Ama beni asıl düşündüren şu: O bildiriye imza atan partilerden ikisi, CHP ve İyi Parti, HDP ile seçim ittifakı yaptı. Hatta HDP eş başkanı, geçen hafta bu ittifakın örtülü değil 'daha açık ve net yapılması' için çağrıda bulundu.
Diyecek söz bulamıyorum. İyi ittifaklar. Alın HDP'nizi, tepe tepe kullanın...
Televizyonlar iyi sınav verdi
Son olayda neredeyse tüm televizyon kanallarının habercilik açısından iyi bir sınav verdiğini söyleyebilirim. Cuma gecesi, Türk kontrol noktasının Rus destekli rejim uçakları tarafından vurulduğu haberi geldikten sonra haber merkezleri de teyakkuza geçti. Bu kez 'kulaktan dolma' haberlere itibar edilmedi. Halkı paniğe ve umutsuzluğa sevk edecek görüntülere yer verilmedi. Sadece Hatay Valiliği ve Milli Savunma Bakanlığı'nın resmi açıklamaları kullanıldı. İşte 'birlik ve beraberlik' böyle olur. Medya, etkin gücünü zor zamanlarda devletinin yanında olarak gösterir.
Hatırlayın, meydanlarda ilk terör bombalarının patladığı günlerde iç paralayan 'ham görüntüler' fütursuzca ekrana getirilirdi. Biz de bu sütunlardan haykırırdık, "Yapmayın, etmeyin, siz 11 Eylül sırasında ABD televizyonlarında tek bir ceset gördünüz mü?" diyerek... Ne acı ki biz 'felaketlerle' eğitildik...
Duygularına sağlık Murat Delice
Edirne Pazarkule sınır kapısından canlı yayındaydı TGRT muhabiri Murat Delice. Günlerdir insanlık dramının tam orta yerindeydi. Genç bir Suriyeliye mikrofon uzattı, "Nereden geliyor, nereye gidiyorsunuz?" diye sordu. İdlib'den geliyormuş. Eşi ve çocuğuyla birlikte Almanya'daki akrabalarının yanına gitmeye çalışıyormuş. Adam, "Bütün arkadaşlarım, akrabalarım Esad'ın bombalarıyla öldü. Onları çok özlüyorum" deyince muhabir Murat'ın yayın başından beri tutmaya çalıştığı gözyaşları birden boşalıverdi. Haberi aktarmayı zor bitirdi. Zor zanaattır muhabirlik. Hele ki savaşın, dramın tam orta yerindeyseniz. Bugünlerde ekranda gözyaşı döken hiçbir meslektaşımı eleştirmem. Onlar da etten kemiktendir nihayetinde. Duygularına sağlık Murat kardeş...
41 saniye...
Hafta sonu boyunca İdlib şehitleri için ekranda işittiğim en anlamlı, en net, en samimi konuşma Show Ana Haber sunucusu Ece Üner'den geldi. Cuma gecesi bültenin açılış konuşmasında söyledikleri, milletin hislerinin 41 saniyeye sığan tercümesi gibiydi: "Biz süslenip püslenip, çıkıp, bir solukta sunuyoruz bu haberleri de, o canlar, o canların anaları, babaları, çocukları, sevgilileri, eşleri, aşkları, hayalleri, umutları, hikayeleri ne oluyor, nereye gidiyor? 'Başımız sağ olsun' deyip kamera açısını değiştirip, başka habere geçince bitiyor mu, bitecek mi? Vatan sağ olsun... Elbette vatan sağ olsun da vatan dediğin kaybettiğimiz o evlatlar değil mi? İnsanın ne nefesi, ne göğüs kafesi yetiyor böylesi şiddetli bir acıyı telaffuz etmeye. Bu defa unutanın hakikaten vicdanı kurusun..."
Şeref kürsüsü
Şehit Aileleri Yardımlaşma Vakfı'na 200 bin Euro bağış yapan ve sosyal medyada "Tanrı Türk Ordusu'nun yardımcısı olsun. Türkiye benim ikinci vatanım" mesajını paylaşan Galatasaray kalecisi Muslera gönülleri fethetti.
Zap'tiye
Üç maymunları izliyor musunuz? Görmeyen NATO, duymayan Birleşmiş Milletler, konuşmayan Avrupa Parlamentosu...
Ne demiş?
KENAN İMİRZALIOĞLU: Şu an karşınızda oturan ve size bu soruyu soran kişinin boyu kaç santimdir? YARIŞMACI MERVE ÇİFTÇİOĞLU: Bilseydim telefon jokeri olarak sizi yazardım. (Merak edenler için Milyoner sunucusunun boyu 1 metre 91 santim)