Bu sezon en merak ettiğim filmdi 'Bozkır: Kuşlara Bak Kuşlara'... Katıldığı uluslararası festivallerde tam 71 ödül almış, 102 kez seçki finallerinde yer almayı başarmıştı.
Dile kolay, 71 ödül. Neredeyse hiçbir festivalden ödülsüz dönmemişti.
Merak edip Kanyon'daki basın gösterimine gittim ve anladım ki ben bu 'sinema sanatından' zerre anlamıyorum.
Konya Bozkır'da yaşanmış gerçek bir olaydan esinlendiği söylenen filmde can arkadaşını, kasabanın namusunu temizlemek için öldüren bir silah satıcısının hikayesi anlatılıyor. Filmde tüm kavramlar birbirinin içine girmiş. Mesajların içinde başka mesajlar saklı. İyilik ile kötülük sarmal olmuş, insan girdiği labirentin içinden bir türlü çıkamıyor. Yani kısaca bir 'ayıkla pirincin taşını' durumu... Bozkır manzaraları, geniş planlar güzel. Ama bunu görmek için 2.5 saat film izlemek yerine bir sanat galerisine gitmeyi tercih ederim.
Oyunculuklar deseniz, bir-ikisi dışında ilkokul müsameresi kıvamında.
24 saat boyunca düşündüm, bu film nasıl 71 ödül almış diye, bulamadım.
Sonunda 'festival filmlerinin' tam bir festival olduğuna kanaat getirdim.
Yönetmeni, yapımcısı ve bu filmi ödüllere boğan jüriler; üniversitede sinema eğitimi almış, yıllardır sinema ve televizyon konularında iyi kötü kalem sallayan şu garibin cehaletimi ne olur mazur görsünler!..