Pazar günü ailece oy vereceğimiz okula giderken, minik kızım "Nereye gidiyoruz baba?" diye sordu: "Hani sandığa zarf attığımız bir okul var ya, oraya gidiyoruz kızım. Oyumuzu vereceğiz" dedim. Hayretle yüzüme bakıp sordu: "Gene mi baba?" Henüz 3 yaşına bile girmemiş kızım, 'hayatı boyunca' üç seçim görmüştü çünkü...
İşte seçim sonuçlarını özetleyen üç kelime: "Yine mi baba?" Belki de AK Parti seçmeninin önemli bir bölümünü son iki seçimde sandıktan uzaklaştıran ve seçimin Ekrem İmamoğlu lehine sonuçlanmasına yol açan bu siyaset yorgunluğuydu.
Gerçekten de seçim siyaseti bizi germiş, yüzümüzün asılmasına sebep olmuş, cephelere bölmüş, komşunun komşuya selam vermediği hatta diş bilediği bir 'öfke toplumu' haline getirmişti. Sonucu nasıl tezahür ederse etsin, öncelikle bu seçim sürecinin sona ermesine işte bunun için seviniyorum. Magazin sayfalarının bile politize olduğu, sanatçıların yandaş- hain diye ikiye bölündüğü, siyasetin en hayati sorunları bile gölgelediği bu ortamın en azından dört yıl süresince bittiğini hissetmek bile beni mutlu ediyor. Çünkü seçimin son günlerine doğru siyaset, en çirkin yüzünü ortaya koymaya başlamıştı. İftira ve kasıtlı yayılan dedikodularla itibar linçlerine girişilmişti. Tıpkı 15 Temmuz'dan önce FETÖ'nün yaptığı gibi...
Sırf bu nedenle, seçimin her ne şekilde olursa olsun sona ermesinden memnunum. Şimdi usul usul evlerimize dağılma vaktidir. Eğer herkes yeterince tepişip rahatladıysa, 2023'e kadar işimize gücümüze bakalım.