Film yapımcıları ile sinema salonu sahipleri arasındaki 'mısır polemiği' süredursun, bu tartışma bana Yakından Kumanda okurlarının nasıl öngörü sahibi ve bilinçli tüketiciler olduğunu bir kez daha ispatlama şansı verdi. Köşemizin daimi okurlarından Mehmet Metin, sekiz yıl önce, 3 Aralık 2010'da köşemize gönderdiği mektubunda bakın neler yazmış:
"Merhabalar Sayın Aytuğ, 'Sinemanızın kıymetini bilin' başlıklı yazınızı 'Bir tek sinemaya, tiyatroya mı paramız çıkışmıyor?' diye bağlamışsınız ya...
Sinemaya gitmenin ritüelleri vardır. Öncelikle sinemaya yalnız gidilmez; sevgilinizi, eşinizi, çocuğunuzu ya da arkadaşınızı alır gidersiniz. Tabii yılların geleneği patlamış mısır ve soğuk içecek de var.
Bir de sinema salonlarının alışveriş merkezlerinin içinde yer almasından hareketle, alışveriş merkezinin yemek katına uğrama gerekliliği de hasıl artık. Şimdi kısa bir hesap yapalım sizinle. Diyelim ki bir baba aldı çocuğunu sinemaya götürdü. Alışveriş merkezinde hamburger-kola ikilisine takılırlarsa, ucuzundan 15-20 TL arası bir bedel ödenir başlangıçta. Sonra sinema bileti. Gelelim patlamış mısır-soğuk içecek ikilisine.
Orta boy kesekağıdı mısır ile kutu içecek için 8 TL öderler.
İki adet 16 TL'dir. Bir de mutlaka su alınır ki, o da 2 TL. Bir taraftan da filmin ikinci yarısında çocuğun ek taleplerinin olmaması için dua eder baba. Bu durumda sinema keyfi 65-70 TL arasındadır iki kişi için. Fahiş fiyatla sinema büfesinde kazıklandığı için edindiği sinir de yanına kâr kalır.
Sözün özü: Türkiye'de sinema biletleri pahalı değildir ama sinemaya gitmek pahalıdır. Müsebbibi sinema büfelerinin fahiş fiyatlarıdır.
Sizden ricam, beş-altı kalem belirleyin. (Kutu içecek, su, bir-iki çikolata, bir-iki şeker, sakız vs.) Sinema büfelerindeki fiyatlarla herhangi bir yerdeki fiyatları karşılaştırın.
İçiniz acımazsa ben sözlerimi geri alacağım."