Pazartesi sabahı aracımı park ettiğim caddede yanıma yaklaşan İSPARK görevlisi şöyle dedi: "Yüksel Ağabey, şu Emrah'ın cimriliğini yazar mısın lütfen." Merak edip "Hayrola?" diye sordum. Emrah, park ücreti yerine kendi CD'sini vermeyi teklif etmiş. Dahası da var. Kahya, şöyle dedi:
"Şu arkadaki pastaneye geliyor, bir çay söyleyip öğlene kadar oturuyor.
Ben sahibinin yerinde olsam, bir çayla dört saat oturtmam onu..." Gülüp geçtim tabii ki.
Çünkü ben olsam, Emrah'a imzalatacağım o CD'yi hiçbir park ücretine değişmem.
İkincisi, adamın bu aralar başını kaşıyacak vakti yok.
Zaten atv'nin dizisi 'Aşk ve Mavi' için Ürgüp'de yaşıyor, İstanbul'a ayda yılda bir uğruyor.
Adam sanki tapu kadastrodan emekli Kamil Efendi de, pastanede bir çayla gün öldürecek...
Boşuna dememişler 'İnsanın adı çıkacağına canı çıksın' diye... Emrah'ın cimriliği üzerine yerli yersiz o kadar çok haber ve yorum yapıldı ki, sokaktaki kahyalar bile 'kendi magazin haberlerini' yaratmaya başladı...