Tek kelime ile 'muhteşem' bir geceydi. GÜNAYDIN'ın yeni yıl partisi, katılım kalitesi ve müthiş eğlencesiyle, 'ödül karşılığı ünlüleri toplamaya çalışan', onca para ve emek harcayarak tören düzenleyip kamyon dolusu eleştiri işiten bir kısım medyayı kıskançlıktan çatlatacak kadar görkemli, coşkulu ve elitti.
Magazin gibi son derece kaygan bir zeminde okura ve sanatçıya 'güven' telkin etmek kolay iş değildir. O geceye katılan ünlüler, 'bir basın grubunun davetine icabet etmek zorunda oldukları için' değil, oraya gelmeyi gönülden diledikleri ve Günaydın'cılar ile birlikte olmayı gerçekten 'arzuladıkları' için oradaydılar.
O gecenin baştan sona bir medya daveti değil;
'dost toplantısı' havasında geçmesi de işte bu yüzdendi.
Kendimi akrabalarımı eve davet etmişim gibi hissettim.
Deniz Seki ile bir abla-kardeş sıcaklığında kucaklaştım.
Kenan Doğulu ile daha dün görüşmüşüz gibi içtenlikle sohbet ettim. Oktay Kaynarca ile sektör dedikodusu yaptım.
Esra Erol ile dertleştim. Orhan Baba'dan hayır duası aldım. Emrah'ı bir kere de yüz yüze tebrik ettim. Murat Boz ile karşılıklı iltifatlaştım. (Bana genç ve yakışıklı kalmanın formülünü sordu Murat Boz...
Şu ödülün değerine bakar mısınız!) Sapkınlık yerine saygınlık, ilkellik yerine ilkelilik, iltimas yerine ihtimam... Onlar, Günaydın'ı Günaydın yapan bu değerlerin farkında oldukları için oradaydılar.
Teşekkürler dostlar, var olun okurlar, tebrikler mesai arkadaşlarım.
Bu gurur bize en az bir sene daha yeter...