'Çocuklar Duymasın'ı yıllardır bu kadar 'canlı' tutan etkenlerin başında yazar tayfasının 'empati yetenekleri' geliyor. Toplumsal sorunları, onları yaşayan vatandaşın gözüyle ekrana taşımakta son derece mahirler. Bu 'yalın gerçeklik' hissi, diziyi seyirciye daha da çok yaklaştırıyor.
Dizi, son haftalarda öğrencilerin ve velilerin kabusu haline dönen TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) sınavlarını son derece çarpıcı bir tarzda işliyor. 'Dominant Teyze', hayatını neredeyse oğlunun TEOG sınavına adamış. Dünya sanki TEOG'un etrafında dönüyormuş gibi. Kendini 'TEOG annesi' ilan eden 'Dominant Teyze'nin gözü başka hiçbir şey görmüyor. Hatta oğlu 'Orçun'un gönlü bir kıza meyleder gibi olduğunda, "TEOG yılında aşk meşk mi olurmuş?" deyip masum ilişkinin önüne aşılmaz bir duvar örmeyi bile ihmal etmiyor.
'Çocuklar Duymasın', evlatlarımızın bu sınava dayalı sistemle nasıl yarış atına çevrildiğini, aslında çocukların değil de velilerin yarıştığını trajikomik bir anlatımla ekrana taşırken, aslında çalışmamız gereken en önemli 'dersi' de gözümüze sokuyor.