Televizyonda pek çok yumuşatıcı reklamı var.
Hepsi de en iyi yumuşatıcının kendisi olduğunu iddia ediyor. Ama bana göre aşktan daha etkili bir yumuşatıcı yok. 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'ın son bölümlerini izleyince buna daha çok inanır oldum.
Malum, 'Tipi'nin, yıllar önce terk ettiği sevgilisini yeniden bulunca nasıl buzullar gibi eriyip suya karıştığına hep birlikte şahit olduk.
O çatık kaşlı, asık yüzlü, kaya gibi sert adam, aşkın parmakları dokununca nasıl da 'kulak memesi' kıvamına geliverdi. Ama 'Eşkıya'da aşk iksirini içip 'yumoş yumoş' olan sadece 'Tipi' değil. Dizinin müdavimleri, CIA ajanı 'Suzi'nin (Meryem Uzerli) 'İlyas'a aşık olduktan sonra gösterdiği büyük değişimi hayretle izliyorlar.
Diziye dahil olduğu ilk bölümde 'Tomb Rider' edalarıyla izlediğimiz 'Suzi', düşmanlarını çekirdek çitler gibi öldürüyor, kimsenin gözünün yaşına bakmıyordu.
Ama şimdilerde o çetin çeviz ajan gitti, yerine melankolik bir aşk kadını geldi.
Aslında bu karakter değişimi en çok Meryem Uzerli'nin işine yaradı. Dövüşlü, çatışmalı sahneler onun için 'deplasman' maçıydı, şimdi 'kendi sahasında' oynamaya başladı.
Durum böyleyken, yeni bölümlerde aşkın sihirli yumuşatıcı etkisinin 'Ünal'ı da etkisi altına almasını bekliyorum. Azılı bir mafya babası olmasının yanı sıra tam bir salon beyefendisi gibi davranan 'Ünal', 'Ceylan' ile yakınlaşmaya başladıkça romantik yüzünü daha bir gösterir oldu.
Bu arada diziye sonradan katılan tüm oyuncular, rollerine 'cuk' oturuyor.
Hiçbiri hikayenin içinde sırıtmıyor.
Sanem Çelik'ten müthiş bir 'Ceylan' karakteri doğdu.
Meryem Uzerli, 'Suzi' ile kariyerine son derece ışıltılı bir halka ekledi. Ama bana göre en büyük sükseyi 'Rüstem' karakteriyle diziye katılan Can Gürzap yaptı. Hele iki ünlü tiyatro oyuncusu Can Gürzap ('Rüstem') ile Tarık Ünlüoğlu'nun ('Ünal') karşı karşıya geldiği sahneleri iple çeker oldum.
Son söz: Bunca dizi kalabalığında şöyle eli yüzü düzgün bir dizi bulup üzerinde keyifle kalem oynatmak ne hoş...