Yıllar önceydi. Yeşilçam'ın ustalarından biri, sabahın erken saatinde telefon açıp sormuştu:
"Yüksel kardeşim, sen bilirsin.
Bu reyting sonuçlarını nereden alıyorsun?" Şaşırdım.
"Hayrola ağabey, sen ne yapacaksın reyting sonuçlarını?" diye sordum.
Cevap verdi:
"Sorma...
Bir dizi için yapımcı ile anlaştım. Adam benim ücretimi reyting puanına bağladı.
Üç puanın üzerine eklenecek her puan için ücretim değişiyor. Herif beni kandırmasın diye reyting sonuçlarını görmek istiyorum..." Üzülmüştüm. Çünkü karşımdaki kişi, hayatını Yeşilçam filmlerine adamış, halkın gönlünde taht kurmuş, oyunculuğu 'tartışılmayacak' bir aktördü.
Şimdilerde de pek çok oyuncu, kariyerini ve dahası kaderini reyting puanlarına bağlamış durumda.
Bu çetin rekabet koşullarında dizisi erkenden yayından kaldırılan yaşı geçkin oyuncular bir daha kolay kolay iş bulamıyor.
Bu kötü referans, adeta onların kaderini bağlıyor.
Ancak şimdilerde görüyorum ki; bazı ünlü oyuncular, kendilerini garantiye almanın yolunu bulmuşlar. Önce dizileri izliyorlar.
İlk bölümlerinde rol almıyorlar.
Sonra bakıyorlar ki dizi tuttu, orta yerinden senaryoya dahil oluyorlar. Örneğin, son dizisi kısa sürede yayından kaldırılan Meryem Uzerli, piyasanın reytingi en garantili dizisi 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'a sonradan dahil oldu.
Yılların oyuncusu Uğur Yücel, ekranda hayal kırıklığı yaratan dizilerinden sonra, yeri son derece sağlam olan 'İçerde' dizisine mafya babası olarak katıldı. Barış Falay da 'Paramparça'nın reyting listelerinde zirve yaptığı günlerde kadroya dahil olmuş, 1.5 sezon boyunca izleyici ile buluşmuştu.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Özetleyecek olursak; senaryo konusunda burnu iyi koku almayan oyuncu açısından, 'vitrine' bakarak karar vermek çok daha garantili.
Eskiden ünlü oyuncuların en büyük kabusu, unutulup köhne bir otel odasında yalnız başına ölmekti. Şimdi yeni bir korkuları var: Reyting listesinde solmak... Bu nedenle yapılacak iş belli; ara istasyonda da olsa 'doğru trene' atlamak!