Hepimizin şikayetçi olduğu 'Şu diziler de birbirinin kopyası oldu yahu' konusunda, sektöre adım atmaya çalışan senarist adayı Gökçe Karabay adlı okurumuzun sesine kulak verelim:
"Merhaba Yüksel Bey, özellikle yerli dizilere dair yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Merak ettiğim şu: Her ay bir düzine yeni dizi üretilip (artık 'yaratılıp' diyemiyorum, malum fabrikasyon oldular), bir o kadarı da yayından kaldırılırken, hâlâ aynı hikayelerde ısrar etmek neden?
Yapımcılar ve kanalların bu garantörlüğü, aslında kendi işlerini baltalarken; yeni senaristlere şans vermek, ne kadar riskli olabilir ki! Fakir kız-zengin oğlan hikayesinden daha riskli olmadığı kesin; en azından bence.
Eski bir reklamcı ve yeni bir senarist adayı olarak, dizi sektörüne üç yıldır girememenin acısını yaşadığımdan, belki de büyük resmi göremiyorum, konuya objektif bakamıyorum. Bu yüzden sektördeki bu fotokopi dizi üretimi konusunda, sizin de görüşlerinizi almak istedim. İyi çalışmalar dilerim."
YAZAR NOTU: Keşke zamanım ve köşemin hacmi elverse de bu konuyu bir haftalık tefrika halinde yayınlasam. Okurumun sorusunun cevabı, köşemizin arşivindeki en az 10-15 yazının içinde mevcut. Yine de özlü maddeler halinde sıralayayım:
1- Denenmiş işlerin reyting garantisinden yararlanmak.
2- Entrika dizisi üretmenin, bilim kurgu, polisiye ya da dönem dizisi üretmekten daha kolay olması.
3- Bir malikanenin içine sığdırılmış hikayelerin prodüksiyon maliyetini azaltması.
4- Halkın 'tepkisizliğinden' yararlanma.
5- Dizi sektörünün topu topu beş yapımcının tekeline geçmesi.
6- Dizilerin öyküden çok 'oyuncu' üzerine kuruluyor olması.
7- Dış pazarda (Özellikle de Arap ülkelerinde) entrika dizilerinin ilgi görüyor olması.