Okurumuz Pınar Gezgin, Kiralık Aşk dizisini eksen alarak dizilerin hayran sayfalarının, yapımların kaderini nasıl etkilediğini kaleme almış:
"Merhaba Yüksel Bey, size daha önce yazmıştım.
'Kiralık Aşk' dizisinde başrol kadınını çaktırmadan değiştirip yerine başka başrol oyuncusu koyma operasyonunu.
Tabii sizin yazınızdan sonra pek çok kişi, için için hissettiği ama çok dile getiremediği bu durumla ilgili olarak, diziye giren Elifcan Ongurlar'ı topa tuttu. Tabii senaristleri ve yapımcıları da. Sonunda dizi eski rayına oturdu ve olması gereken başrol kadını yerinde kaldı. Anlaşılan, bu durumu içine sindiremeyen Elifcan Ongurlar, Kiralık Aşk hayranlarına kızgın.
Zaten Instagram'daki veda yazısında paylaşmış bu durumu.
Fanları, sanatla gerçeği ayırt etmemekle eleştirmiş.
Mesele insanların kurgu ile gerçeği ayırt edememesi değil bence, mesele geçen Haziran'dan beri izleyiciye sunulan hikayede çok saf ve güzel bir aşk hikayesinin mahvedilip yerine gereksiz bir karakterin konulmasını seyircinin kaldıramamasıydı.
Daha doğrusu, Elifcan Ongurlar'ın asıl geliş sebebi herkes tarafından malum ve kimse onu, o hikayede Defne'nin yerine koyamadı.
İzleyici, seveceği karakteri kendi seçer. Sevilmediği için onları sanatla yaşam gerçeğini ayırt edememekle eleştiremez.
Eskiden internet yoktu. O yüzden senarist veya yapımcı; seyirciye ne sunarsa ve hikayeyi nasıl isterse o şekilde izletiyordu. Şimdi internet var ve insanlar, yapımları tekrar tekrar izleyerek sitelerde olumsuz eleştirilerini veya beğenilerini sunabiliyorlar.
Bu paylaşım sonucunda da birçok kişiyi etkileyebiliyorlar.
O yüzden eskisi gibi 'Ne sunarsak izleyici seyretmek zorunda' devri bitti. İzleyici kabullenmezse konuyu, kabullenmezse bir oyuncuyu (Elifcan Ongurlar gibi) anında ya bırakıyor ya da sürekli eleştiriyor.
Sanırım buna 'televizyon demokrasisi' deniliyor. Bu kadarını da izleyiciye çok görmesinler bence..."