Bana mı her dizi birbirinin tekrarı gibi geliyor, yoksa ben de pek çok izleyici gibi ağır bir dizi depresyonuna mı girdim, bilmiyorum ama Show TV'nin yeni dizisi Acı Aşk'ın ilk bölümünün sonunu zor getirdim.
Ekran karşısında fena halde afakanlar bastı, elim kumandaya gidip gidip geldi. Diziyi sadece ve sadece 'mesleki sorumluluğum gereği' izledim.
Yine zoraki yapılmış mutsuz bir evlilik, yine aşkı bir başka kadında arayan genç adam, yine villada yaşayan zengin ailenin varis arayışı, yine ölen annesinin suçunu babasına yükleyen bir isyankar evlat ve onun aile tarafından reddedilen sevgilisi, yine koca bir bölüm boyunca hıçkıra hıçkıra ağlayan bir baş kadın oyuncu... İkinci bölümün fragmanından anladığım kadarıyla kız, evli adamdan hamile kalacak vs... Ve yine aşkı 'acı sosa' bulayıp izleyicilerin ağzına tıkmaya çalışacaklar...
Gala gecesinin reyting sonuçlarının tek kelime ile 'felaket' olmasına hiç şaşırmadım.
Dün uzun uzun yazdığım gibi, seyircide diziler konusunda ağır bir 'metal yorgunluğu' mevcut. Bu kasa, bu sürati kaldırmıyor belli ki! Bir de garip bir sahne vardı ki, işin tuzu-biberi oldu. Çocuk, sevgilisini otomobile bindirip neredeyse bir gün boyunca yolculuk yaparak sürpriz hazırladığı ormana götürüyor. (Sabah çıkıp akşam varıyorlar.
Kız, yolda tuvalet molası istiyor.) Ormanda bir karavan.
Üzerinde kızın ismi olan 'Eylül' yazıyor. Ve içinde dizi dizi mumlar yanıyor...
Be hey senaristim, yönetmenim, sanat yönetmenim...
Bu çocuk ne zaman o bir günlük mesafeye gitti, karavanın içindeki mumları yaktı, geri dönüp sevgilisini evinden aldı ve o mumlar nasıl oldu da onca süredir öylece yanıp durdu? Haydi ben affettim diyelim ama Reyting Hazretleri affetmiyor işte...