Rahmaninov; 20'nci yüzyılın en büyük bestecilerinden biri olarak anıldı.
Rusya'da doğdu, iltica ettiği ABD'de öldü. Piyanist, besteci ve orkestra şefi olarak çok önemli başarılara imza attı. En sevdiğim Rahmaninov eserlerinin üç genç Türk müzisyeni tarafından yerli sazlarla yorumlanacağını öğrenince uçaktan iner inmez soluğu Antalya Kültür Merkezi'nde aldım.
Piyanoda Güldiyar Tanrıdağlı, duduk'ta (dilli kaval) Ertan Tekin, perdesiz gitar ve yaylı tamburda Cenk Erdoğan; ruhumun bütün kirini pasını çitiledi, kulağıma masaj yaptı.
Tatar asıllı Rus besteci Rahmaninov'un ölümsüz eserleri, Uygur Türkü piyanist Güldiyar Tanrıdağlı'nın parmaklarında adeta yeniden can buldu. (Aynı zamanda modern dans eğitimi alan Güldiyar, konserin ortasında piyanosunun başından kalkıp bir de enfes bale gösterisi yapmasın mı!) Bu ortak coğrafyanın insanlarının, kültür ve sanatta nasıl 'bir' hissettiklerini, Rusya steplerinden Azerbaycan'a, oradan Anadolu'ya doğru, geçtiği her yerden kendisine katılan kollarıyla giderek beslenen bu sanat ırmağının hepimizi nasıl birleştirdiğini görmek içimi ferahlattı. Bizi Rusya ile savaşın eşiğine getiren uçak krizinin yaşandığı şu günlerde, Ruslarla en fazla yüz yüze geldiğimiz yer olan Antalya'da, Rahmaninov'un eserlerini yaylı tambur eşliğinde dinleyince bir kez daha anladım ki, dünyadaki en başarılı diplomat, müziktir.
Takdir ve teşekkürüm sadece Rahmaninov Anatolian Project'i hayata geçirenlere değil. Başta Gürer Aykal hocamız olmak üzere, Antalya Piyano Festivali'ni 16'ncı yılına ulaştırırken her türlü zorluğu göğüsleyen ekibe ve dışarıdaki fırtınaya, yağmura, TEOG sınavı hazırlıklarına, iki Avrupa Kupası maçı ve hatta Kösem Sultan ile Kurtlar Vadisi'ne rağmen, salonu tamamen dolduran sanatsever Antalyalılar'a gönül dolusu teşekkürler. (Rahmaninov Anatolian Project'in yeni konseri, 30 Ocak'ta Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nde.
Albümü ise Kalan Müzik'ten çıktı.)