Pazar günü gazeteden çıkmış, eve doğru yürüyordum. Kaldırımda karşıdan üç genç geliyordu. İçlerinden erkek olanı, beni geçip yoluna devam etti.
İki genç kız durakladı. Biri, titrek ve acılı bir sesle "Pardon, bakar mısınız?" dedi. Bizim köşenin müdavimleriyle yolda sohbet etmeye alışkın olduğum için onlardan biri sandım.
O sırada erkek arkadaşlarının da az ileride beklediğini fark ettim. Kız, eski Yeşilçam filmlerinin acıklı dublajlarına taş çıkartan bir sesle "Bursa'dan geldik. Yol paramızı kaybettik. Feribota binemiyoruz. Acaba bize biraz yardım edebilir misiniz?" dedi. Büyük bir hayal kırıklığı ile "Siz de mi?" deyip kafamı sallayarak yoluma devam ettim...
Peki neden böyle duyarsız davrandım dersiniz?
Anlatayım...
İki yıl önceydi. Ihlamur Kasrı civarında iki kadın, bir çocuk yanıma yaklaştı. Kadınlardan genç olanı, "Ablamı az önce hastaneden çıkardık. Eve gidecek paramız yok. Ne olur yardım edin" dedi.
Hemen bir taksi çevirdim. Sultanbeyli'ye gideceklerini söyledikleri için şoföre 50 lira verdim. Kadınların yanlarına da 100 lira bırakıp "Geçmiş olsun, Allah bir daha kimselere muhtaç etmesin" dualarımla uğurladım. İki gün sonra aynı 'ekibi' bu kez Yıldız Posta Caddesi'ni Büyükdere Caddesi'ne bağlayan kavşakta gördüm.
Yaşlıca bir adamdan para alıp taksiye bindiler. Koştum, yetişemedim...
İki hafta önce gazetede tek sütunluk bir haber okudum. Vicdansız gaspçıların yeni yöntemini anlatıyordu. Issız yolların kenarına boş bir bebek arabası bırakıyorlarmış. Meraklı yardımseverler durup araçlarından indiğinde de paralarını, değerli eşyalarını, hatta otomobillerini alıp gidiyorlarmış...
ÇÖLDEKİ BAHTSIZ BEDEVİ
Geçen hafta bir taksi şoförü başından geçen bir olayı anlattı. Gece vakti perişan haldeki kadını otomobiline almış. Kadın, filmlere taş çıkartan dramatik bir öykü anlatıp bin 500 lira para yardımı talep etmiş. Bizimki bu tür olaylara alışkın olduğu için pek inanmamış. Bunun üzerine kadın 'B planını' uygulamaya başlamış. 75 lira verdiği taktirde onu memnun edebileceğini(!) söylemiş. Bizimki, kadını hemen orada aracından indirmiş. Taksi şoförü, bana bu olayla bağlantılı bir mesel anlattı:
Adam atıyla uçsuz bucaksız çölde ilerlerken, "Suuu, ne olur bir yudum suuu" diye inleyen birini görmüş. Hemen atından inip matarasındaki sudan ona içirmiş. Kendine gelen kazazede hemen adamın üzerine atlayıp onu darp ederek atını almış.
Biraz uzaklaştıktan sonra kafasını çevirip geriye baktığında, az önce geride bıraktığı yardımseverin hiçbir şey yapmadan, öylece put gibi durduğunu, derin bir düşünceye daldığını görüp merakla geri dönmüş.
"Yahu, dövünüp kahrolacağın yerde neyi düşünüyorsun ki?"
Yardımsever adam yanıt vermiş: "Bir daha yardım dileyen kimseye dönüp bakmayacağım da, ona kahroluyorum." Diyeceğim o ki, paralarından önce insanların 'güvenini ve iyi niyetini' çalan bu soysuzlar; sadece dilencilikten, dolandırıcılıktan ya da gasptan yargılanmasın...