Pazartesi sabahı gazetenin köşesindeki simitçiden sabah simidimi alırken, simitçimizin gözlerinin her zamankinden fazla ışıldadığını fark ettim. Sebebini, parayı öderken anladım. Simidin fiyatı, 1 liradan 1 lira 40 kuruşa çıkmıştı.
Cebimden fazla para çıktığı için üzüleyim mi, karda, yağmurda, yazın çöl sıcağında günde 30-35 lira kazanabilmek için 10 saat ayakta bekleyen simitçi esnafı adına sevineyim mi bilemedim. Meğer simidin üzerine serpilen susam, neredeyse altın fiyatlarıyla yarışır olmuş. Zam da onun için yapılmış.
Anlamadığım tek nokta; simidin üzerine serpilen bir çimdik susamın maliyeti nasıl olup da yüzde 40 artırdığı...
Bunu düşünürken kendimi, masaya dökülen susamları yemek için parmağımı ıslatırken yakaladım...