Acaba ben mi yanlış düşünüyorum derken; dün sabah konuk olduğum A Haber'de İbrahim Sadri de aynı konudan söz edince, yazmaya karar verdim.
Nejat Uygur'un Teşvikiye Camii'ndeki cenaze törenine katılım çok yüksekti. Hem protokol ve sanatçılar, hem de halk Nejat Baba'ya son görev için camiye koşunca, o bildik izdiham görüntüleri maalesef tekrar yaşandı.
Cenaze namazı öncesinde imam, cemaati uyarmak zorunda kaldı: "Cenaze namazının kabul görmesi için düzenli saf tutmamız gerekir. Ön sırada devlet büyüklerimiz ve çok değerli sanatçılarımız var. Onların rahatça son görevlerini yerine getirmeleri için lütfen iki adım daha geri atalım."
Gerçek olan şudur ki, Allah'ın huzurunda herkes eşittir. Valisi de, belediye başkanı da, ayakkabı boyacısı da...
Orada düzen kurulmasının gerekçesi 'devlet büyükleri ve ünlü sanatçıların rahat etmesi' olmamalıydı.
Tabii ki din adamımız bu uyarıyı birilerine yaranmak adına değil, samimi duygularla yaptı. Ama benim gibi pek çok kişideki yansıması işte bu şekilde oldu.
Cemaatin bu uyarıya homurdanarak yanıt vermesinin nedeni de buydu.
Bunca yazıyı yazmamdaki sebep, bundan sonra cemaatin şikayetine yol açacak benzer 'uyarıların' önlenmesi ve din görevlilerinin kendilerine gerekli dersi çıkarmalarıdır.