Drogba'yı ben de hayranlıkla izledim. Attığı gol gerçekten de usta işiydi. İkinci golde hanesine yazılan 'asist' ise bana fazla abartılı geldi. Zira top, karambolda rakip oyuncunun ayağından, Drogba'nın kaval kemiğine çarparak, istem dışı bir şekilde Burak'ın önüne açıldı.
Drogba asıl gollük pası ise bundan beş dakika sonra verdi ama Burak yararlanamadı. Drogba'nın golünden ve gollük paslarından ziyade, takıma kattığı enerji, moral ve güven önemliydi. Amaaa....

ABARTMAYALIM
30 dakikalık performansın bu denli büyük yankı uyandırması, medyada bu kadar fütursuzca tüketilmesi doğru mu?
Drogba'nın sırtına fazladan mı yük bindirildi?
Şimdi herkes her maçta onu 'kurtarıcı' olarak görecek. Büyüyen beklenti belki de ayaklarına kilit olacak. Çünkü Drogba bugüne kadar oynadığı takımlarda sorumluluğu hep en az kendisi kadar ünlü diğer yıldızlarla paylaştı.
Giderek 'tek adam' haline dönüşmek, acaba onu yalnızlaştıracak mı?
Drogba'nın yeni bir reyting ve tiraj sağmalı olmasını, bu nedenle medyada göklere çıkarılmasını anlayışla karşılıyorum.
Çünkü giderek gerileyen futbolumuzun yeni bir başarı hikayesine ihtiyacı vardı. Futbol yorumcularının büyük bir 'şehvetle' Drogba'ya sarılmaları da sırf bu yüzden. Ama bu konuda bir 'doz aşımı' yaşandığını düşünüyorum. Diş macununu ortasından sıkma alışkanlığımızı bir türlü terk edemedik. Drogba'yı ağır ağır hazmetmek dururken, tek lokmada midemize indirmek, umarım 'kramp'a neden olmaz.