29 Ekim'in gündüz görüntüleri hepimizin yüreğini acıttı.
Elinde bayrağıyla, babasının elinden tutup yürüyen 9 yaşındaki miniğin, hem sıkılan biber gazından, hem de yaşadığı büyük hayal kırıklığından dolayı ağladığı bir bayram olur mu?
Aslında, gerekçesini kimsenin anlayamadığı tuhaf 'yürüme yasağı' kararı için ilgililere teşekkür bile edilebilir(!) Çünkü Cumhuriyet Bayramı yıllardır bu kadar büyük bir coşku, heyecan ve katılımla kutlanmamıştı.
Gündüzün sakil görüntüleri, gece İstanbul Boğazı'ndaki muhteşem gösteriyle biraz olsun unutuldu. Yıllardır Avustralya'nın Sidney kentindeki köprü üzerinde yapılan muhteşem yılbaşı gösterisini hep gıptayla izlemişimdir. Nihayet son birkaç yıldır İstanbul Boğazı da en az onun kadar görkemli bir ses ve ışık gösterisine ev sahipliği yaptığı için nasıl gururlanıyorum, anlatamam. Hele gösteriler, Fahir Atakoğlu'nun bu gece için özel olarak bestelediği enfes müzikle desteklenince ortaya gerçekten de muazzam bir şölen çıktı.
Şimdi kimse çıkıp da 'Paralar havaya savruluyor' filan diye maval okumasın.
Tüm yabancı haber ajanslarının dünyaya geçtiği bu şahane görüntülerin yarattığı 'imaj yenileme çalışmasını' milyon dolarlar harcasanız yapamazsınız.
Bir İstanbullu olarak bana bu keyif ve gururu yaşatan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve ekibine teşekkür ediyorum.