Merakla beklediğim ve büyük umut beslediğim Veda dizisinin kapanış jeneriği ekrana düştüğünde kendimi dudağımı bükmüş halde yakaladım. Yüzümde âdeta "Ee, hepsi bu mu?" ifadesi vardı.
Tabii ki, ilk bölümler zordur. Hikayenin omurgasını anlatacaksın, karakterleri tanıtacaksın vs...
Tıpkı resim yapmadan önce tuvale, üstübeç (mastar boyası) vurmak gibi... Önce zemini uygun hale getirip, öyle boyayacaksın. Yine de beklentimi çok yüksek tutmuş olmalıyım ki, hemen tabloyu görmek istedim ama yoktu tabii...
Aslında işin 'kalitesi' her karesinden belli oluyordu. Belki de hatırlanmak istenmediği için kayıt altına alınmamış, arşivlenmemiş bir dönemi, yani İstanbul'un işgal yıllarını resmetmek kolay değildi ama başta yönetmen Merve Girgin olmak üzere tüm ekip, belli ki bunu başarmak adına canını dişine takmış.
Tarihi mekanların kullanımı âdeta kusursuzdu. Kamera açıları, ışık ve kostümler de öyle ama dostun acı ağzıyla söylemeliyim ki, perşembe akşamı gibi devlerin boğuştuğu bir akşamda Veda'dan daha keskin fırça darbeleri beklemek de izleyicinin hakkı. Umarım peşrev faslını fazla uzatmazlar. Yoksa Veda'dan 'elveda'ya uzanan yol kısalabilir.
FAZLA BÜYÜK OYNAMAMALI
Oyunculuklara gelince: Mehmet Aslantuğ, 'Nazır vekili' rolü için ideal bir seçim. Zira onun görüntüsüne doğuştan bir asalet hakim ama zaman zaman "Acaba fazla mı büyük oynuyor?" diye düşünmeden edemedim. Malum, dizi oyunculuğu ile tiyatro oyunculuğu arasında nüans olması gerekir. Aslantuğ'un oyunu bana bu kez 'fazla tiyatrovari' geldi.
Fahriye Evcen'i açık kumral saçlarıyla görenler ise yadırgamış olmalı ama bu, canlandırdığı 'besleme' karakteri için doğru bir tercihti. Kuzguni siyah saçlı, o çok iddialı eski hali, bu karaktere fazla gelirdi. Oyunculuk performansı açısından ise şimdilik sadece 'görevini' yerine getirdiğini söyleyebilirim.
Dizinin belki de en büyük faydası, Maral Üner gibi yetenekli bir tiyatro emekçisinin adını yıllar sonra geniş kitlelere duyuracak olması...
'Saraylı Hanım' rolünde harikalar yaratan Üner, 'tiyatro altyapısının' doğru kullanıldığında bir sanatçıyı televizyon ekranında nasıl yıldızlaştırdığının kanıtı gibiydi.