Merakla beklediğim Son Yaz: Balkanlar 1912 dizisi nihayet atv ekranlarında izleyiciyle buluştu. "Nihayet" diyorum, çünkü Elveda Rumeli'nin tadı damağımda kalmıştı. Dizi, hikayenin en dramatik bölümü olan göçü anlatamadan ekranlardan çekilmek zorunda kalmıştı.
Aynı yapım şirketi Adam Film'in hayata geçirdiği Son Yaz, bu yönüyle adeta bir 'devam dizisi' niteliğindeydi.
Elveda Rumeli'ye eğer 'kalfalık' dersek, Son Yaz'ı rahatlıkla yapımcı Tarkan Karlıdağ'ın 'ustalık eseri' olarak değerlendirebiliriz.
Zira yapım ekibi ilk dizide kazandığı tecrübeyi ikincisine büyük bir doğrulukla yansıtmayı başardı. Hem mekan kullanımı, hem kostümler, hem de büyük bir isabetle yapılan oyuncu tercihleri Son Yaz'ı izlenir bir dizi kıvamına getirmiş. Televizyonda ilk kez yayınlanan arşiv görüntüleri, flashback sahnelerindeki ışık oyunları ve yerli yerinde kullanılan görsel efektler Son Yaz'ın inandırıcılığını arttıran unsurlardı.
Aslında öykünün ve karakterlerin tanıtılmaya çalışıldığı ilk birkaç bölümü 'ısınma turu' olarak değerlendirip diziye biraz 'avans vermekte' fayda var. Yine de benim için asıl önemli olan, bugüne kadar edebiyat, tiyatro, sinema ve televizyon alanında hep ihmal edilmiş Balkan harbi ve Balkanlar'dan göç konusunun televizyon yoluyla geniş kitlelerle paylaşılmasıydı.
İYİ Kİ AYRILMIŞ!
En büyük merakım ise Hazal Kaya ve Tuğçe Kazaz'ın performanslarıydı. Aslında Hazal'ın, bu ağır yükü rahatlıkla omuzlayacağına inancım tamdı. Dizinin yayınlanmasından birkaç saat önce katıldığım bir canlı yayında Hazal'a duyduğum güveni de izleyicilerle paylaşmıştım.
Nitekim genç oyuncu yüzümü kara çıkarmadı. Hem ustalıkla kullandığı vücut dili hem de kusursuz Rumeli şivesiyle sınavı geçti ve bana "İyi ki yalpalayıp duran Adını Feriha Koydum dizisinden ayrılmış" dedirtti.
Beni şaşırtan ise Tuğçe Kazaz'ın oyunculuğuydu. Ne yalan söyleyeyim, oyunculuk deneyimi neredeyse sıfır olan Tuğçe'nin bir anda harlı ateşe atılıp kavrulacağından korkuyordum. Hiç de öyle olmadı.
Yılların oyuncusu gibi rolünün hakkını verdi.
En büyük avantajı ise bir Rumeli kızını canlandırmaya son derece müsait Avrupai hatlarıydı.
Rolünü de hiç potluk yapmayan bir eldiven gibi eline geçiriverince, tebriği hak etti.