Okurumuz Cansu Aydın, Kötü Yol dizisini ve onun başrol oyuncusu Cansel Elçin'i, edebi yanı son derece yüksek bir anlatımla övgülere boğmuş:
"Namlu nedir bileniniz var mı? At-avrat-silah üçlemesinin koşulsuz figüranı... Hele de hamilik taslayan, kadınları koruyan kollayan adam klişelerinin olmazsa olmazı... Neyse, yazarken bile içim sıkışıyor.
Peki Vizör'ü duyanınız var mı?
Bir çoğumuzun, alanımız değilse belki de bilmediği bir kelime idi. Bir dizinin içinde duymuş olabilir miyiz?
Ben yardımcı olayım...
Kötü Yol dizisinin içinde duymuştuk... Sufle kelimesini duyduk... Oyun, sahne, dekor.. Televizyon ekranında adı az geçen, kulakların aşina olmadığı kelimeler...
YEŞİLÇAM TATLARI
Kötü Yol'u dün akşam (6. bölüm) izlerken kulaklara yeni gelen kelimeler dışında birçoğumuzun içine işleyen Yeşilçam sahnelerini hatırlatan replikleri de duyduk.
Nuran ve Kenan, Ayhan Işık ve Belgin Doruk kıvamında bizlere dizinin içinde film, filmin içinde dizi, iç içe geçmiş bir seyir sundular.
Kötü Yol, Yeşilçam'ın Yılmaz Güney'ine övgüsüyle selam dururken, yine aynı Yeşilçam içindeki abartılı oyunculukları ve klişe sonları inceden hicvediyordu. Bütün bunların yanında Cansel Elçin'in, sosyal medyada diziyi seyircisiyle beraber izlemesi, Sulhi Baba'nın Nuran'a verdiği öğütlerin somut hali gibiydi. İçine şöhretin yakıcı egosunu katmamış koca bir okyanus haliyle ufak su birikintisinin temizliğini taşıyordu.
ÖRDEĞE TECAVÜZÜN NEDENİ
Cansel Elçin, bütün bu olumlu özelliklerine rağmen emeğinin karşılığını ne yazık ki sadece sayısal olarak verilen analizlerden, reytinglerden alıyor. Dün sosyal medyada reytingi takip etmiş, çok üzülmüştüm. Bu yazdıklarımın 'fanlık, hayranlık, fanatiklikle' alakası olmadığından emin olabilirsiniz.
Cansel Elçin'i birçoğumuz kendi bakışıyla kaliteyi kovalayarak seçtiği rollerden tanıyoruz. Cemal ile 'İstiklal', Ahmet ile 'Ey memleket', Murat ile 'Sanat ve müzik', Kenan ile 'Sanat ve sinema' diyor.
İnsanlar, intikamı ve namlunun ucunda hayatları izlemeyi tercih ediyorsa bu Kötü Yol'un eksikliği değildir. Toplum neyi izliyorsa, ona dönüşüyor.
Birbirini öldüren insanları izleyip birbirimizi öldürmenin kolaylığına inanan, tecavüz unsurları barındıran dizileri reyting tepesine yerleştirerek "ördeğe tecavüz eden" insanların(!) yaşadığı bir toplum oluyoruz.
SAYILAR UMURUMUZDA MI?
Kötü Yol'un keskin reyting listesi düşüşünü kısa özete, iki hafta verilen araya, gün seçimindeki hataya bağlamak istiyorum. Çünkü 'insanların neyi niçin izlediği' sorgusundan daha az üzüyor beni..
Şunu da belirtmek isterim ki, birçoğumuzun hiç umurumda değil bu sayısal veriler... Cansel Elçin'i şişkin reytingler, içi boş sahnelerle izlemediğim için seviniyorum. Ancak reytingler ne yazık ki, dizinin selameti için gerekli...
Net olarak Cansel Elçin'e söylemek istediğim bir şey var: Tebessümlerine gölge düşmesin...
Sahne devamlılığının hiç edildiği, aynı sahnede farklı kostümlere bile dikkat edilmeyen dizileri izleyip, görüntüleriyle insanı alıp götüren Kötü Yol'u tercih mi etmiyorlar? Demek ki, önemsenmemek bilinçaltına işlenmiş... Vizör yerine 'namluyu' izlemek insanların tercihi... Bütün Kötü Yol ekibinin emeklerine sağlık..."