Televizyonda iki reklam var ki, bana pek mantıklı gelmiyor.
Otomobil galerisine gelen adama satıcı soruyor: "Kalabalık bir aileniz mi var?" Adam "Hayır" diyor. "O zaman yeğenlerinizle balık avlamaktan hoşlanıyorsunuz?"
Adam yine "Hayır" diye yanıtlıyor.
Satıcı, "Tamam, anladım, su altında dalış yapıyorsunuz ve ekipmanınızın sığacağı bir otomobil arıyorsunuz değil mi?" diyor.
Müşteriden yine aynı yanıt: "Yoo..."
Satıcı şaşkınlıkla "Peki bu arabayı istediğinizden emin misiniz?" diye soruyor... Yahu, adam otomobili almaya niyet etmiş. Belli ki kafayı o modele takmış. Niye sorup, duruyorsun, niye pişmiş aşa su katıyorsun be adam? Sat, gitsin...
Ya müşteri "Evet haklısınız, benim böyle bir otomobile ihtiyacım yok. Paramı çarçur edeceğime gidip altın alayım bari" derse ne olacak? Ben patronunun yerinde olsam; bu satıcıyı o galeride bir dakika bile tutmam!
İkinci reklamda adam, alacakları için peşine takılan manavdan, bakkaldan koşarak kaçmaya çalışıyor. Sonra dış sesin yönlendirmesiyle bankamatiğe gidip kredi çekiyor ve o yüz lirayı esnafa dağıtmaya başlıyor...
İyi de, toplam 100 liralık borcunu bile ödeyemeyen adama ne cesaretle kredi veriyorsunuz ki? Yakında bu bankanın yöneticilerini de alacaklılarından kaçarken görürseniz, şaşırmayın!..