Bir televizyon yazarı olarak en büyük şikayetim; izlediğim dizilerin, filmlerin havasına bir türlü girememek. Zira ister istemez gözüm devamlılık hatalarına, ışık, dekor, kostüm, kamera yanlışlarına kayıyor. Gördüğüm en küçük hata bile beni öykünün içinden alıp gerçek hayatın tam orta yerine koyuveriyor.
Aslında bizim köşenin müdavimlerine de bu hastalığı bulaştırdım. Sitem dolu mektuplarında şöyle yazıyorlar: "Yüksel Bey sizin yüzünüzden dizi izleme keyfimiz kaçtı. Refleks olarak hata bulmaya başladık. Bize büyük kötülük yaptınız. Artık ağız tadıyla bir şey izleyemez olduk..."
DİZİDEN KOPTUM
atv'nin Son dizisinin finalini izlerken de benzer bir durumla karşılaştım. Tam senaryonun içinde kaybolmak, gerçek dünya ile ilişkimi kesmek üzereydim ki; Halil ile Aylin'in ellerindeki plastik su şişelerini gördüm. Halil, yolda durup kendisine ve Aylin'e su almıştı. Ama gelin görün ki şişelerin üzerinde etiketleri yoktu.
Malum, RTÜK'ün gizli reklam konusunda verdiği ağır cezalar var. Böyle olunca da yönetmenler, sanat yönetmenleri ve asistanlar gölgelerinden korkar oldular. Belli ki hemen şişelerin üzerindeki etiketleri çıkarıp atmışlar. İşte bir etiket beni o anda dizinin içinden çekip çıkarıverdi. Oysa, oyuncular şişenin üzerindeki kağıt etiketleri elleriyle kapatmış olsalardı, ben şimdi Halil ile Aylin'in diyaloğunu yazıyor olacaktım...