Okurumuz Ayşe Naz Çağlar, son derece esprili bir anlatımla izdivaç programlarına özgü rutinleri kaleme almış:
"Evlenme programlarının en eli yüzü düzgün olanı 'Esra Erol'da Evlen Benimle'... Esra Erol, yoğun bir çabayla, evlenmek üzere stüdyoyu doldurmuş her sınıftan, her memleketten, her kültürden adayı zapt etmeye çalışıyor.
Her biri başlı başına bir hikaye... Ben Esra Erol'un hayranıyım. Kadın gelmiş 'Evlenicem' diyor ve başlıyor sıralamaya: 'Emekli maaşı olsun, evi olsun, boyu şu kadar, kilosu bu kadar... Haa bir de esmer olsun. Benim emekli maaşım yok. Üç çocuğum var ama babalarındalar. Yani çocuk sorunum yok...' Lafa bakar mısınız? 'Çocuk sorunum yok' diyor. Çocuğunu sorun olarak gören kadından kime hayır gelirse artık?
Bu arada Esra Erol, amacı evlenmek olan ama 'Gözünün üstünde kaşın var, boyun yarım santim kısa, ben Körfez'de oturucam amaaa' tadında gelenleri sepetliyor.
Programda bir Yıldırım var, anlatmaya yürek yetmez. Hafif tedavülden kalkmış ama inatla 'Gencim, yakışıklıyım, paralıyım, pulluyum, spor da yaparım çocuk da' modunda...
Ah be amcacığım, bırak bu zorlama gençlik hallerini, yakışmıyor valla, komik oluyorsun...
Hele bir Hakan var ki insanı sahiden hırsından öldürür. Hiç mi beğenmezsin birini ya? 'Geldiğiniz için teşekkür ederim ama elektrik tutmadı...' Ama bir de talibi çıktı ki, sormayın gitsin...
Ya Hayriye? Adam 'Güle güle' diyor, kadın yapışıp kalıyor: 'Haaakaaaan çaya gidelim lütfeeeeen! Yemeeee gidelim Hakaaaaan...'
İyi de nasıl kadın bunlar? Git kibar kibar aday ol. 'Olmaz' dendiğinde 'Hadi bay bay' de, çekil.
Erkekler daha bir gururlu sanki. Yapışmıyorlar vıcık vıcık... 'Hayır'ı gördü mü, 'Eyvallah' çekiyor. 'Tohumuna para mı verdim bunların, bakarım önümüzdeki maçlara' diyor içinden... Ve dönüyor Esra Erol'a: "Esraaanım, ben devam edicem..."