Yakından Kumanda'ya Çukurca saldırısını kınayan, akan kana isyan eden mesajlar yağıyor.
Bugünlerde hem doğrunun ve iyinin yanında saf tutacağız, hem soğukkanlı davranacağız, hem de birbirimize kenetleneceğiz. Ama bu arada sokaktaki insanın yanıp tutuşan yüreğinin cızırdayan sesine de kulak tıkamak olmaz. Bu nedenle, köşemizi bugün isyan mektuplarına ayırdık. Düdüklü tencereden buhar salan sibop gibi, patlamaya sebep olmadan basıncı azaltmak niyetiyle...
Meral Mala, bu köşede bizim zaman zaman dile getirdiğimiz 'Her Mehmetçik'e Bir Çelik Yelek' kampanyamıza destek verenlerden:
"Bu satırları yazmak benim için çok zor. Yiten canlara mı üzülelim, anaların babaların yüreklerinin nasıl yandığına mı, yoksa yetim kalan evlatlara mı yanalım? Somalili çocuklar için seferber olmuştuk. Şimdi, sizin de önderliğinizde, kendi fidanlarımız için seferber olmamız gerekiyor. Her geçen gün vergiler altında eziliyoruz. Ne için? 'Vatan ilerlesin, Yunanistan gibi olmayalım' söylemleri için. Vergilerin büyük bölümü Silahlı Kuvvetler'e aktarılıyor. O kadar gelir içinde, çalışmayan araçları boyayacaklarına, şu askeri birliklerin etrafına dört sıra briket çekemiyorlar mı? Biz vatanı Mehmet'lere emanet ediyoruz. Onların sayesinde rahat uyuyalım diye kazancımızın yarısından fazlasını devlete veriyoruz. Niye? Mehmetler iyi bakılsın diye. Bu nasıl bakmak? Bir de şu Heron meseleleri vardı değil mi? ABD ile anlaştık. Eş zamanlı paylaşacaklardı bilgileri. Görüyoruz nasıl eş zamanlı paylaşıldığını...
Anneme telefon açtım. Ağlamaktan konuşamadı, 'Gitti fidanlar' diye... Şunu anlayalım: Bizim bizden başka dostumuz yok. O zaman 'Her Mehmetçik'e bir çelik yelek' için ben varım. Saygılarımla..."