Kreatif kabızlık çeken televizyon sektöründe TRT 1'in dizisi Leyla ile Mecnun adeta müshil ilacı gibi bir 'rahatlama' hissi yaratıyor.
Farkındayım, bu benzetme köşemizi özellikle kahvaltı sofrasında okuyanlar için pek iç açıcı olmadı. Ama durumu örneklemek için daha uygun bir benzetme bulamadım, affedin. Zira eski programların yeniden ısıtılıp ekrana sürüldüğü; eski filmlerin, romanların, dizilerin 'özgün eser süsü verilerek' izleyiciye yutturulmaya çalışıldığı şu günlerde Leyla ile Mecnun'a ne kadar övgü düzsem azdır.
Dizi geçen hafta izleyicilerine yine çok hoş bir sürpriz hazırladı. Oyuncular rollerini değiş tokuş yaptılar. 14 aydır canlandırdıkları rollerden çıkıp bir defalığına diğer karakterlerin yerine geçtiler. Sürpriz, diziye müthiş bir ivme ve cazibe kazandırdığı gibi, kadroda yer alanların oyunculuk güçlerinin ne denli kuvvetli olduğunu da ispatlar nitelikteydi.
Birbirlerini o kadar iyi oynadılar ki, kim kimdi ben bile unuttum!
Gelin görün ki bu güzelim dizi, geçen hafta boyunca sadece şiddet soslu magazinel olaylar ile gündemi işgal etti. Yazık ki ne yazık...