Leyla ile Mecnun eğer TRT gibi gölgedeki bir kanalda değil de 4 büyüklerden birinde yayınlansaydı; yılın en flaş yapımı olurdu. Tüm handikaplarına rağmen yine de geçen sezonun adından en fazla söz ettiren güldürü dizilerinden biri olmayı başardı.
Benim asıl merak ettiğim, hepsi birbirinden başarılı oyuncu kadrosunun neden magazin medyasında kendisine yeterince yer bulmamadığı. Zira dizide öyle oyunculuklar var ki, bana göre hepsi ayrı ayrı Emmy adayı olabilir.
Geçen haftaki bölüm hem senaryo, hem kurgu hem de oyunculuklar açısından adeta resital gibiydi.
İntihara yeltenen Mecnun'un beyninde yaşananlar hem ince mizahla örülüydü hem de hepimize 'beyin jimnastiği' yaptıracak, kendimizle hesaplaşmamızı kolaylaştıracak mesajlarla yüklüydü.
Köksal Engür, 'Ak Sakallı Dede' rolüyle gerçek bir oyuncunun nasıl 'eskimeyeceğinin' dersini veriyor. Ali Atay'a 'Mecnun'dan sonra rol teklifi yağacağa benziyor. Ahmet Mümtaz Taylan'ı karakter oyuncusu olarak bilirdik ama komedide de harikalar yaratıyormuş meğer.
Cengiz Bozkurt ve Mehmet Usta'nın performansları parmak ısırtıyor. Ama biri var ki, bu diziyle kendini bile aştı.
Yarım akıllı 'İsmail' karakterini dizinin lokomotifi haline getiren Serkan Keskin'den söz ediyorum.
Zaten yıllardır yanına çentik attığım, dikkatle takip ettiğim'mektepli' oyunculardan biriydi.
Keskin sirke küpüne zarar, Serkan KESKİN ise her prodüksiyona yarar. Şahane oynuyor, şahane...