HINCAL Ağabey, tatil dönüşü ayağının tozuyla bodoslamadan bindirmiş bana,
"NTV ve CNN Turk'teki bayram sohbetlerini nasıl beğenirsin?" diye... Onlar haber kanalıymış, asıl görevleri haber vermekmiş, altyazılarında hep gecikiyorlarmış... E bunlar zaten benim yıllardır yazmaktan usandığım konular
Hıncal Ağabey... Bırak da 40 yılda bir haber kanallarında karşıma çıkan iki güzelliğin tadını çıkartayım.
Sen benim köşeyi her gün satırı satırına takip ettiğin için hatırlarsın.
Türkiye'de haber kanallarının en büyük probleminin,
'kanal enflasyonu' olduğunu defalarca yazdım. Mevcut 17 haber kanalı, televizyonun ana vatanı
ABD'de bile yok. Bizde ise sürüsüne bereket. Diyeceksin ki,
"E daha iyi ya? Rekabet kaliteyi getirir..."
Yok, vallahi öyle olmuyor. Nerede çokluk, orada yokluk! Haber kanalları hem kendi aralarında, hem de şov kanallarıyla çala kılıç reyting rekabetine girişince; en deneyimli, en cabbar habercilerin bile şirazesi kayıyor.
Çetin rekabet koşulları, haber kanallarını zorunlu olarak şov ve eğlence alanından izleyici çalmaya mecbur ediyor. Çünkü bizde reklam pastasını bölmenin tek kıstası reyting değerleri... Reklamveren nerede kalabalık varsa, oraya reklam veriyor.
Ekran başındaki izleyicinin profili, eğitim ve ekonomik düzeyi, o programı izlerken kafasından neler geçtiği pek umurlarında değil.
Böyle olunca da haber kanalları kuru kuruya haber vermenin seyirci getirmeyeceği kaygısıyla, tabağın yanına garnitür koymaya çalışıyorlar.
Benim
CNN Turk ve
NTV'deki sohbet programlarını öne çıkarmamın asıl sebebi ise adı
"şov kanalı" olan sözde
'büyük' kanalları utandırmak içindi.
"Bayramda insanları eğlendirmek, haber kanallarına kaldı" deyişim, bundandı.
Hazır söz habercilikten açılmışken, benim de sana küçük bir eleştirim olacak sevgili ağabeyciğim:
Köşende sıklıkla özür ve düzeltme yayınlıyorsun. Pek çoğuna mazeret olarak da
"Editör görmemiş, Yasemin atlamış, bilgisayar doğru yazdığımı daha sonra yanlışa çevirmiş" filan diyorsun. İyi de sevgili
Hıncal Ağabey, yazdığın sayfanın en azından çıktısını görmüyor musun? İnsan
"Yazım yarın nasıl çıkacak acaba?" diye merak etmez mi? Etmezse, başlık bile yanlış olur tabii... Bu köşenin emanetçisi garip kulunuz, her gün gazeteye gelip sayfasının çıkışını görmeden ayrılmaz. Yine de pek çok hatayı engelleyemez. Hani diyorum, elaleme habercilik dersi verirken, insanın önce kendi köşesinden
'haberli' olması gerekmez mi?