Yeni dizileri tutturabilmek için kanallar son derece ilkel bir uygulama başlattılar: Gala yapan diziyi bitiminde tekrar yayınlamak...
Böyle bir garabet, dünya televizyonlarında asla yaşanmadı, yaşanmaz. Çünkü bizdeki kadar acımasız, çala kılıç, orman kanunlarının geçerli olduğu bir reyting rekabeti dünyanın hiçbir yerinde yok.
Düşünebiliyor musunuz? 'Belki kaçıranlar vardır' diye diziyi hemen ardından ikinci kez ekrana yaslıyorlar. Tıpkı, terminallerin dışında yolcu indirip bindirmesi yasak olan şehirlerarası otobüslerin, yoldan 'ördek' (ekstra yolcu) toplamaları gibi! Sağda solda 'müşteri' kalmışsa, atlasın diye...
Zaten televizyonculuğumuzun 'gecekondu' havasından kurtulamamasının başlıca nedeni, izleyicinin 'müşteri' olarak görülmesi. Oysa "Diziyi arka arkaya yayınlayayım da hem kaçak müşteriyi yakalayayım, hem de milletin kafasına diziyi çiviyle çakayım" mantığının artık köhnediğinin farkında değiller. Zira insanlar artık kanalların yayın akışına mahkum değiller. En mütevazı evde bile artık bir bilgisayar var. İnsanlar dizileri diledikleri saatte, üstelik reklam bombardımanına tutulmadan internet üzerinden izliyor. İstersen yeni diziyi al, 24 saat aralıksız yayınla.
Yok artık o eski ördekler!
İzleyicinin, kanallar tarafından nasıl yolunacak kaz olarak görüldüğünün bir başka örneği daha yaşanıyor şu sıralarda. Geçen sezonun dizileri, gündüz ekranında yeniden yayınlanıyor. Ama gündüz yayın akışını değiştirecek yeni bir program başlayınca, (örneğin iftar programı gibi) o dizinin yayını kesiliyor. En başından izlemeye koyulan seyirci de dımdızlak ortada kalıveriyor.
Öküz altında ahlaka mugayir buzağı arayan sevgili RTÜK, acaba asli görevi olan 'izleyici hak ve hürriyetlerini' korumayı, onları yolunacak kaz, sağılacak inek ya da kazıklanacak müşteri gibi gören bu zihniyeti cezalandırmayı ne zaman aklına getirecek?