HABER inanılacak gibi değildi. Edremit'te yaşayan emekli mühendis Musa Göçmez, hırsıza karşı kurduğu ölüm tuzağına düşüp eşi ile birlikte hayatını kaybetmişti.
Eminim, ölümün tüm soğuk yüzüne rağmen bu haberi okuduğunda; olayı Temel fıkrası gibi değerlendirip "Böyle enayilik de olur mu?" diyerek gülenler, gülümseyenler olmuştur.
Öyle ya; adam, kapının karşısına otomatik ateşlenen pompalı tüfek kurmuş, kapıyı açıp, paspasa basınca da vurulup ölmüş!...
Ama komik değil! Hem de hiç komik değil... Zira o yaşlı çiftin ne hissettiğini çok iyi anlıyorum. Neden mi? Benim de yaşlı annem babam Edremit civarında yaşıyor ve onlar da hırsızlardan çok çektiler de onun için...
Bugüne kadar bizimkilerin evleri iki kez soyuldu. (Son seferde çalmaya değecek bir şey bulamayınca, ortalığı dağıtmışlardı.) İzmir'den gelen bir çete var.
Her yıl bölgeye uğrayıp 'hasat' yapıyor. Evlere giriyorlar, otomobilleri çalıyorlar. Bölge 'hırsızlık cennetine' döndüğü halde; sorun bir türlü çözülemiyor.
Belli ki rahmetli Musa Bey de hırsızlardan "İllallah" demiş ve kendince bir çözüm üretmeye kalkmış. Tabii ki eve girmeye çalışan yabancıların canına direkt kast eden bu sistemin insani açıdan savunulacak bir yanı yok. Ama emekli maaşıyla üç kuruşa geçinmek zorunda kalan yaşlı insanları eğer devlet koruyamıyorsa ve bu garibanlar neredeyse hırsızlar tarafından her yıl 'haraca' bağlanmışlarsa; kendi çarelerini kendilerinin üretmeye kalkışmaları çok doğal...
Bence bölgede görevli polis ve jandarma birimlerinin bu olayı 'sıradan bir adli vaka' gibi görmeyip Musa Bey'in nasıl bu hale geldiğini sorgulayarak, görev ve vicdan muhasebesi yapmalarında büyük fayda var.