Arda'yı diş macunu gibi ortasından sıktık. Oysa Türk futboluna bugünkünden çok daha fazla fayda sağlayabilirdi.
Ama Arda'nın da fazla duygusal tepki gösterdiğini söylemek lâzım. Hele ortada Rüştü gibi bir örnek varken...
Rüştü'yü hem eline top değmiş amatör bir kaleci, hem bir futbolsever, hem de bir spor yazarı olarak yıllardır dikkatle takip ederim. Rüştü'nün başına gelenler bugüne kadar pişmiş tavuğun başına gelmedi. Kendi kulübünün tesislerinde, bugün bile hâlâ yeterince gün ışığına çıkarılmamış karanlık güçlerin marifetiyle dayak yedi. Kramponunu temizlerken, bıçağı eline kaçırıp sakatlandığında, "Derbi maçından korktu, oynamamak için özellikle yaptı" dediler. Mazbut evliliği bile her futbolcudan daha çok haber malzemesi yapılmaya çalışıldı. Sosyal hayatını sınırlamadı ama ucuz magazin haberciliğine de malzeme olmadı. Başta beli olmak üzere vücudunun hemen her yerinden ciddi sakatlıklar geçirdi. Hem kendi takımında hem milli takımda aylarca yedek bekledi, gıkını çıkarmadı. Çırağı Volkan'ın kuyusunu kazmadı, engel olmadı, hep destekledi. Hatta belki de onun kariyer yolunu genişletmek, üzerinde baskı kurmamak için Beşiktaş'a transfer oldu.
O çilekeş Rüştü şimdi cilasız yıldızlar topluluğu Beşiktaş'ın en büyük yıldızı, kurtarıcısı, yaşayan efsanesi...
Genç Arda, önüne çıkan ilk birkaç güçlükte pes edeceği yerde, keşke Rüştü'nün hayat hikayesine bir göz atsaydı.
Eminim, uçakta okuduğu ve 'sabrı' öğrenmeye çalıştığı kitaptan çok daha faydalı olurdu.