Siz bakmayın, ciğere erişemeyen bazı kedilerin 'mundar' nitelemesine, ödül almayı herkes sever... Ben de severim. Hele ki ödüller, binlerce kişinin özgürce oy kullandığı, halkın gerçek iradesinin tezahür ettiği organizasyonlardan geliyorsa...
Bu yıl da ödüller açısından benim için bereketli bir seneydi. Bu akşam Çırağan Sarayı'nda Avrupa Gazeteciler Derneği'nin 'Yılın En İyi Televizyon Eleştirmeni' ödülünü alacağım. Daha sonraki hafta ise İstanbul Aydın Üniversitesi'nde 18 bin 500 kişinin oyuyla belirlenen 'Yılın Televizyon Eleştirmeni' ödülünü kucaklayacağım.
Aldığım her ödülün benim için değeri çok büyük. Zira bunlar, suya yazı yazmadığınızı, okunduğunuzu, takip edildiğinizi, önemsendiğinizi kanıtlıyor.
Ama hayatımın en değerli ödülünü geçen hafta Liselerarası Müzik Yarışması'nın jürisinde görev yaparken aldım. Kocaman bir delikanlı yanıma yaklaştı. "Yüksel Bey, sizinle tanışmak istedim.
Çünkü okumayı söktüğüm 4 yaşından beri yazılarınızı okuyorum. Lütfen yazmayı bırakmayın" dedi.
Yazarak, bir nesli büyütmek... Bundan anlamlı ödül olur mu?