Eurosport'un spikerlerine hayranım. Caner Eler, Emre Yazıcıol, Dağhan Irak, Gürsoy Ercan.... Bir müsabaka, bir yarış nasıl anlatılır, adeta ders veriyorlar. Çünkü anlattıkları spor dalına son derece hakimler. Bilgi ve kültür düzeyleri yüksek. "Kültür düzeyi" çok önemli. Zira hangi branş olursa olsun, onu naklederken izleyiciye "ek bilgi" sunmak şart. Çünkü bilgi çağındayız. Artık herkes, her şeyin farkında. Bir anlatım sırasında eğer cebinize bir bilgi kırıntısı koyamıyorsanız, o anlatımdan tat alamıyorsunuz. Günlerdir Eurosport'ta Fransa Bisiklet Turu'nu izliyorum. Gürsoy Ercan anlatıyor. Turun güzergâhındaki her caddenin, her sokağın, her katedralin öyküsünü biliyor ve naklediyor. Ünlü bir Fransız edebiyatçının o caddede doğup, büyüdüğünü, en önemli eserlerini o vadiye bakarak yazdığını söylüyor. 6 yıl önce iniş sırasında düşüp, ölen bisikletçinin öyküsünü anlatıyor. Başında kask yokmuş, kafasını kaldırıma çarpıp, hayatını kaybetmiş. Şimdi o kaldırımda onun adına bir anıt yükseliyormuş. Önceki gün Contador ile Schleck arasında müthiş bir sarı mayo kapışması vardı. Tırmanış sırasında Lüksemburglu Schleck'in zinciri attı, zaman kaybetti. Rakibi İspanyol Contador hemen atak yapıp öne geçti ve sağladığı avantajla sarı mayonun yeni sahibi oldu. Oysa bu tür teknik aksaklıklarda zamanları birbirine yakın olan bisikletçilerin "atak yapıp, öne geçmeleri" makbul bir davranış sayılmaz. Gürsoy Ercan bu son derece "teknik" konuyu bile öyle güzel, öyle açıklayıcı nakletti ki hayran oldum. Rahmetli Kenan Onuk'un eşsiz anlatımları sayesinde pek çok genç; atletizme, buz patenine, tenise merak sarmıştı. Gürsoy Ercan da bisiklet sporu tarlasına farkında olmadan tohum serpiyor. Elleri dert görmesin!..