Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

YA İÇERİDE BEHLÜL OLSAYDI?

Kurtlar Vadisi'nde Polat ve adamları, Aron Feller'in yeni kurduğu konseyin ilk toplantısını basmak istiyorlardı. Ama toplantının nerede olduğunu bilmiyorlardı. Sonunda Bedri Fincancı'nın yardımı ve Alper'in istihbaratı sayesinde konseyin toplandığı eve ulaştılar. Ama o da ne? Feller'in toplantı için seçtiği gizli ev, "Aşk-ı Memnu"da Bihter ile Behlül'ün kaçamak yaptığı sahildeki taş ev değil mi? O andan itibaren diziden koptum. Aklıma türlü türlü fantezi geldi. Feller, İskender, Zaza ve diğerleri tam toplantıdayken, içeriye Behlül girer. Üzerinde bornozu vardır ve ıslak saçlarını kurulamaktadır. İçeridekileri görünce hayretten dona kalır. "Adnan Bey'in bizi Konsey'e takip ettireceği aklıma bile gelmezdi" deyip, yatak odasına doğru seslenir: "Bihteeer, giyin çabuk, bizim kalemimizi kırmışlar hayatım..." Yahu İstanbul'da başka ev mi kalmadı? Televizyon izleyicilerinin "Yengen Dinlenme Tesisleri" adını verdikleri meşhuuuur taş evde konsey toplantısı mı olur? Hani neredeyse konseyin etrafına dizildiği masanın üzerinde Bihter'in rujlu fincanı duracak... Aslında benim aklıma düşenler, dizide ciddi ciddi anlatılan garip olayların yanında pek sıradan sayılırdı. Düşünün bir kere, hafıza kayıtları silinen Abdülhey, Polat'ın karısı Ebru'yu bile tanımıyor. Yani balatayı hepten sıyırmış vaziyette. Yeniden eline silah alıp, Polat ve Memati'ye "Siz kimsiniz laaayn" diye kurşun yağdırması işten bile değil. Memati diyor ki, "Usta yarın Abdül'ü operasyona götürelim..." Doktoru da onay veriyor: "Bu operasyon dediğiniz nedir bilmiyorum ama belki Abdülhey'e bir faydası dokunabilir..." IQ'su eksi seviyelere düşen Abdül'ü alıp, operasyona götürüyorlar. Hani belki iki-üç kişinin kafasına sıkarsa, rehabilite olur diye... Üstelik hekim tavsiyesi ile... "Hava değişimi" babında... Bu arada Memati'nin vurulması da "feyk" çıktı. Meğer her şey rüyaymış... Ben artık bu aldatmacadan çok sıkıldım. Bu sene pek çok dizi, bu sığ yönteme başvurdu. Bir dizi eğer "rüya tabirine" muhtaç hale geliyorsa, "sıkıntıya düşmüş" demektir. Umarım Kurtlar, gaflet ve dalalet uykusundan çabuk uyanır...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA