En az ayda bir kez burada televizyon izleyicilerine bir tiyatro oyunu tavsiye ediyorum. Bunun sebebi, televizyonun tiyatrodan aldıklarının bir bölümünü ona iade etmek. Zira ortalama televizyon izleyicilerinin kültür-sanat sayfalarını satır satır okuduklarından kuşkuluyum. Bu nedenle insanları televizyonun esaretinden kurtarıp, tiyatroya yönlendirmenin en kestirme yolunun bizim köşeden geçtiğine inanıyorum. Yalçın Menteş Tiyatrosu'nun yeni oyunu "Yiyoz, İçiyoz, Ödeyemiyoz" askerde bizlere yürüyüş kararı olarak saydırılan "Her Türk asker doğar" sözünü, başlıktaki haline dönüştürmüş. Aslında ekonomik bültenler, raporlar, değerlendirme kuruluşlarının analizleri bu sözü çoktan kafamıza kazımıştı. Ama Yalçın Menteş ve ekibi daha "elle tutulur" bir konuya dikkat çekiyor: Cüzdanımızdaki şeytana!.. Nedir o şeytan? Bilinçsizce kullanılan kredi kartları... Yalçın, geçen yaz bana projesinden söz etmişti. Üç gitarcı eşliğinde yapılan ünlü televizyon reklamından yola çıkarak, kredi kartı mağdurlarının trajikomik hikayesini anlatan bir oyun sahnelemek istediğini söylemişti. Ben de "Bir dakika bile kaybetme. Zira bu memlekette bundan daha genel bir konu bulamazsın" diyerek onu desteklemiştim. Ama ne yalan söyleyeyim, ortaya bu kadar başarılı bir oyun çıkacağını ummamıştım. Hiç abartmadan söylüyorum, "Yiyoz, İçiyoz, Ödeyemiyoz" sezonun en ses getiren oyunlarından biri olmaya aday. Daha önce bu sütunlarda övgüyle söz ettiğim ve isminin yanına "tik" attığım genç yazar ve oyuncu Uğraş Güneş müthiş bir tekst yaratmış. Espriler muazzam. Mesajlar insanın gözüne sokulmuyor. Beyin kıvrımlarında yumuşak bir tur attıktan sonra yüreğe iniyor. Hele içlerinden biri vardı ki, pek güldüm: "Memur maaşı, kadın hastalığı gibidir. Ayda bir gelir ve 3-4 günde biter!.." Fatma Can, Erman Okay, Ebru Kural, Serkan Budak ve Duygu Paracıkoğlu nefis oynamışlar. Ama genç oyuncu Kaan Taşaner'in yeri ayrı. Zaten en büyük alkışı da o alıyor. Yalçın anlattı. Salonun büfesinde çalışan görevli ona nakletmiş. İlk gösterimlerden birinde yaşlıca bir hanımefendi bir su ve bir çay aldıktan sora cüzdanından kredi kartını çıkarmış. Sonra vazgeçip, kartını kırmış ve nakit para vermiş. "Ne yapayım evladım, oyundan o kadar etkilendim ki" demiş... Uzun zamandır sosyal-siyasal eleştiri getiren "taşlama" oyunlarına hasret kalmıştık. Yalçın ve arkadaşları bu boşluğu harika bir şekilde doldurmuşlar. Oyun, çarşamba günleri 21.00 ve cumartesileri 15.00'de Profilo Kültür Merkezi'nde. Üstelik gişede kredi kartı da geçiyor. Çıkışta kartınızı kırıp, kırmamak size kalmış tabii!..